Özgür Eğitim-Sen

Ali Aydın: MEB her konuda büyük bir kafa karışıklığı yaşıyor!

29.09.2020
A+
A-
Ali Aydın: MEB her konuda büyük bir kafa karışıklığı yaşıyor!
Paylaşın

Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri Ali Aydın pandemi sürecinin başından bugüne kadar  ek dersten canlı derse, resmi yazılardan okullardaki pratiklere kadar pek çok konuda  MEB’in uygulamalarını eleştirdi.  Aydın açıklamasında “MEB’de kimin ne dediğinin anlaşılamadığı büyük bir uğultu hâkim.”, dedi.

Kovid-19 salgını nedeniyle mart ayı itibarıyla okulların tatil edildiği günden beri milli eğitim tarihinde daha önce hiç tecrübe etmediğimiz bir süreci yaşıyoruz.

Haziran ayına kadar olan aşama bir şekilde atlatıldı, meydana gelen aksamalar da yabancı olunan bir süreç yaşandığı için tolere edildi ve yaz tatiline girildi. Tatil süresince de sık sık tüm hazırlıkların tamamlandığı bilgisi verildi.

A, B ve C seçeneklerinin hepsine hazırlıklı olduğumuz, olası tüm koşullara göre planlamamızın hazır olduğu söylendi.

Sayın Bakan’a göre okula yarın dönmeye de hiç dönmemeye de hazırlıklıydık.

Ancak yaz döneminin ardından okulların açıldığı 24 Ağustos’tan beri görüyoruz ki yeni dönemin uzun bir süre bu koşullarda geçeceği öngörülmesine rağmen ciddi bir hazırlık yapılmamış.

MEB şu an her konuda büyük bir kafa karışıklığı yaşıyor!

En büyük tartışma ek ders ücretleri konusunda yaşanıyor ve şu an hiçbir öğretmen ek ders alıp almayacağı konusunda net bir fikre sahip değil.

Konuyla ilgili yayınlanan resmi yazılar anlaşılmaktan uzak bir dille, muğlak ifadelerle yazılıyor!

Günlerce yazıda ne denmek istendiği tartışılıyor. Yazıdan, ek ders alınamayacağı gibi bir sonuç çıkarılırken Sayın Bakan TV’lere çıkıp herkes ek dersini alacak deyiveriyor.

Aynı şekilde telafi sürecinden beri yapılmakta olan, öğretmenlerin uzaktan eğitim verirken aynı zamanda okula gidip gitmeyecekleri tartışması hala çözülebilmiş değil.

Üç haftalık telafi dersleri döneminde yayınlanan resmi yazıda ne söylendiği bir hafta kadar tartışıldıktan sonra öğretmenlerin okula gitmesi gerektiği sonucuna varıldı ve öğretmenler kimi okullarda haftada bir gün, kimi okullarda her gün okula gittiler. Bazı okullar ise öğretmenini okula hiç çağırmadı.

Bu konudaki muğlaklık ve kafa karışıklığı halen devam ediyor.

21 Eylül itibarıyla normal eğitim sezonu başladı ve ana sınıfları ile ilkokul birinci sınıflar dışında uzaktan eğitime devam kararı alındı. Fakat ekran başında ders veren öğretmenin aynı zamanda okula da gidip gitmeyeceği konusu belirsizliğini korumaya devam ediyor. Okulların büyük kısmı haftalık canlı ders programını verdiği öğretmeni boş gününde okula çağırıyor. Öğretmenler sabah 9.00’da gittikleri bomboş okulda öğlen 13.00’e kadar hiçbir iş yapmadan oturup evlerine dönüyorlar. Giriş ve çıkış imzaları atılıyor, gelmeyene işlem yapılıyor. Hiç kimse okula neden gittiğini, ne amaçla üç dört saat okulda bekletildiğini bilmiyor.

Canlı ders konusunda da kimi okullar öğretmene hafta sonu da dâhil tüm güne yayılmış ders programları vererek her sınıfa tek tek ders verdirirken kimi okullar şube birleştirmesi yapıyor. Hatta bazı okulların idarecileri EBA ile yetinmeyip öğretmenine hem EBA hem de Teams, Zoom veya Meet gibi programlar üzerinden ders tanımlıyor. Bazı okullar yoklamayı zorunlu tutarken bazıları yoklama yapmaya gerek duymuyor. Yine bazı okullar öğretmenden, canlı dersi yaptıktan sonra okula gidip ders defterini yıllık plana uygun şekilde doldurmasını istiyor.

Yukarıda verdiğimiz örnekler gibi pek çok konuda okullarda belirsizlik hüküm sürüyor.

Çözümü çok basit olan meseleler sorun yumağı haline gelmiş durumda!

Ortada açık, anlaşılır, iyi bir Türkçe ile yazılmış net bir resmi yazı olmadığı için okullarda kaos yaşanıyor!

MEB’de kimin ne dediğinin anlaşılamadığı büyük bir uğultu hâkim!

İdareciler herhangi bir soruşturmaya maruz kalmamak için yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih ettiğinden anlamı ve amacı olmayan absürt uygulamalarla, öğretmenleri inanmadıkları şeyleri yapmaya zorluyor.

Maksat kâğıt üzerinde her şeyin nizami olarak yapıldığını belgelemek!

Oysa devlet yönetimi ciddiyet gerektirir. Gerekli planlama ve hazırlıklar yapılır ve sahadaki tüm unsurlar üstüne düşeni herhangi bir karmaşa yaşamadan yerine getirir. Yapılan her iş ve işlem de bir boşluğu doldurmak, ihtiyacı karşılamak, açığı kapatmak için yapılır. 

İdareci neyi, ne için istediğini bilmiyor, onun zevahiri kurtarmaya yönelik amaçsız ve hedefsiz işlere zorladığı öğretmen de inanmadığı, anlamı olmadığını düşündüğü bir şeyi yapıyor.

Anlamlı bir sonucun çıkmasının beklenemeyeceği bu ilişki biçimi ve pratik, okul idarecilerini de öğretmeni de yoruyor.

Yaptığı işin anlamsızlığını, önemsizliğini idrak eden bir insanın bu işlerle sarmalanması açık ki kendisiyle, kurumuyla ve muhatap olduğu öğrencileriyle ilişkisini aşındırır, saygınlığına halel getirir.

MEB’in bünyesinde boy veren bu kaotik ortam ve beraberinde gelen bahsettiğimiz ilişki biçimi güven kaybına uğrayan MEB’i de itibarsızlaştırmaktadır.

Bu düzenekten ve karmaşadan geleceğimize umutla bakmamızı sağlayacak bir nitelik beklemek beyhudedir!

Maalesef ”mış gibi” yapılan uygulamaların herkes tarafından görüldüğü, kabullenildiği ve normalleştirildiği bir vasatta ne yapılan işe, ne işi yapana, ne de işi uhdesinde tutan bakanlığa saygı duyulur.

Ali Aydın / Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Whatsapp Destek
1
Whatsapp Destek Hattı
Üyelik işlemleri için Whatsapp iletişim hattımız