Ali Aydın MEB’in uzaktan eğitim uygulamasını değerlendirdi
Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri Ali Aydın Milat Gazetesi’nde yayımlanan yazısında EBA’ya yüklenen anlamı sorgulayarak uzaktan eğitim sürecinde ihmal edilen yönlere işaret etti.
Koronavirüs salgını nedeniyle milyonlarca öğrenci okullar kapalı olduğu için uzaktan eğitim sistemiyle eğitim ve öğretim hayatını sürdürüyordu. Pazartesi sabahı milyonlarca öğrenci ders başı yapacakken Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemi çöktü. Öğretmen ve öğrencilerin giriş yapmak istediği sistem “çok kalabalık” uyarısı verdi. Öğretmenlerin de sisteme girememesi üzerine online eğitim durdu.
EBA Yeni Yayın Dönemi Tanıtımı’nda konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yeni döneme hazırız mesajı vermişti. Selçuk “Dünyanın en iyi dijital eğitim altyapısını kuruyoruz. Çok iddialı olarak söylüyorum. Uzaktan eğitimde dünyadaki 3-5 ülkeden bir tanesi Türkiye. Bu hizmetin genişleyerek yüz yüze eğitime geçildiğinde de sürekli biçimde devam edeceğinin müjdesini vermek isterim” ifadelerini kullanmıştı.
EBA’nın çökmesinin ardından ise basın mensuplarının sorularını cevaplayan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk şöyle konuştu: “Öncelikle EBA’daki yoğunluktan söz edeyim. Bu bizim için mutlu bir edici bir haber çünkü inanılmaz bir talep var. Bu özellikle yüz yüze eğitimin başladığı günlerde büyük bir sıçrama oldu. Teknik arkadaşlarımız konuyla ilgili çalışıyorlar. Dünyanın bütün büyük sitelerinde kimi zaman duraklıklar aksaklıklar oluyor. Belli bir süre sonra bunlar gideriliyor. Şu anda da arkadaşlarımız bu çalışmanın içindeler. Bu altyapı giderek daha da güçlenecek. Bu talebi karşılanması için tüm çalışmaları yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. EBA destek merkezlerinin yarım saat öncesi itibariyle 8 bin 668, akşam kadar 9 bin olur sanırım. Oralarda çok daha rahat erişim olacak.”
***
Birincisi; biz ısrarla olağandışı bir süreci olağanlaştırmaya çalışıyoruz. Tüm dünyada salgın nedeniyle olağandışı bir süreç yaşanıyor: Karantina uygulamaları, gündelik hayatta başvurulan kısıtlamalar, çalışma sürelerine ilişkin düzenlemeler, okulların kapatılması…
Hepsi yaşanan bu olağandışılığın neticesinde atılan adımlar. Uzaktan eğitim ve bunun MEB bünyesindeki platformu olan EBA maalesef olağandışılığı sona erdirip bizleri bir an önce olağan olana ulaştırılacak sihirli bir platform olarak görülmeye başlandı. Bu hem pandemi öncesindeki eğitim gerçeğimiz hem de pandemi sonrasında eğitim sürecinin yönetilmesi ile ilgili olumsuz bir durumun içine bizleri soktu. İki gündür EBA’da yaşanan aksaklık bunun sadece teknik altyapı ile ilgili kısmına dairdir. İfade edilmeyen kısmı ise çok daha önemlidir.
İkincisi; EBA çökmeseydi, teknik altyapı aynı anda sisteme yapılan çoklu girişi kaldırabilecek bir seviyede olsaydı da sorun devem edecekti. Çünkü uygulamaya konulan uzaktan eğitim modelinin öğretmen, öğrenci ve velilerin teknik donanıma sahip olup olmamaları ve zaman planlaması ile ilgili sıkıntıları dikkate almadığı görülüyor.
Mesela bir ilkokul öğretmenisiniz. Bakanlık tarafından öğrencileriniz için EBA dışında, farklı bir uygulama ile 30 saatlik canlı ders oluşturmanız talep ediliyor. İki çocuğunuz var. Onlar da kendi öğretmenleri ile 30’ar saatlik canlı ders saatini dolduracaklar. Sizin ve çocuklarınızın haftalık olarak 90 saat internette bulunmanız demek bu. Bu 90 saat çakıştığında evinizde birden fazla bilgisayarın bulunması gerekecek. Aynı anda sisteme gireceğiniz için sistemin kapasitesi bu durumu Sayın Bakanın dediği gibi kaldırabilecek bir noktaya gelse bile kullanmış olduğunuz ev internet paketinizin takati buna yetecek mi orası meçhul.
Tamam, öğretmen değilsiniz. Velisiniz. Üç çocuğunuz var farklı kademelerde ya da aynı kademede olsalar bile farklı sınıf ve okullarda. İnternet paketi+3 bilgisayar, buna hazırlıklı mısınız? Kaç kişinin evinde eli yüzü düzgün bir bilgisayar vardır? Peki, evinde birden fazla bilgisayarı olan kaç kişi vardır?
Üçüncüsü; şöyle bir itiraz gelebilir: EBA destek noktaları oluşturuldu. İsteyen veliler öğrencileri oraya yönlendirerek EBA’ya erişim sağlayabilirler. İyi de öğrenciler okula EBA destek noktasına ulaşmak için geleceklerse ve saatlerce orada bulunacaklarsa yüz yüze eğitim neden yok diye düşünülmez mi? Yüz yüze eğitim salgın açısından taşıdığı risk yüzünden durdurulmuştu. EBA destek noktalarına gelen öğrenciler önlemler alınmış olsa bile risk altında olmayacaklar mı?
Dördüncüsü; canlı dersler şu ana kadarki dönütlere bakıldığında düşük öğrenci katılımı ile gerçekleşiyor. Bunun sebepleri arasında ailelerin büyük çoğunluğunun canlı derslere katılım için gereken donanımdan yoksun olmaları gösterilebilir. 2-3 öğrenci katılımı ile ilkokullar için haftalık 30, ortaöğretim için ise 30’un da üstü ders saatleri ile gerçekleşecek canlı dersler yerine yaygınlığı itibariyle erişebilirliği ve kullanımı çok daha kolay olan televizyon yayınları ön plana çıkarılmalı.
***
Uzaktan eğitimin salt teknik boyutunun öne çıkarılarak yapılması ve değerlendirilmesini sakıncalı buluyorum. Mesele MEB ile başlayıp onunla bitmiyor. 20 milyon öğrenci bir milyon öğretmenden söz ediyoruz. Aileler de dikkate alındığı zaman neredeyse tüm Türkiye’nin içinden olduğu bir süreç bu. Bu süreci nasıl yönettiğimiz çoğu zaman içeriğin kendisinin önüne geçiyor ve içerikten daha önemli hale gelebiliyor. Dolayısıyla ister ihtimam gösterilen ister ihmal edilen olsun, süreçte her bir adımımız asıl vaziyetimize ışık tutuyor.
Ali Aydın / Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri
Milat / 23.09.2020