Bürokratı, yazarı, yorumcusu tekmili birden!

Ali Aydın
Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri Tüm Yazıları
20.09.2017
A+
A-
Paylaşın

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın; elmastan değerli bir eğitim sistemimiz var, tespitinden bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017-2018 Akademik Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada daha önce dile getirdiği bir hususu tekrarladı.

Cumhurbaşkanı; “Müfredattan ders kitaplarına, yükseköğretime geçişe kadar eğitim ve öğretimde çözmemiz gereken pek çok sorun bulunuyor. Türkiye’de her alanda çok büyük reformlara imza attık. İki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir. Kültürdür.”, dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımının Milli Eğitim Bakanı’na göre daha gerçekçi olduğu aşikâr. Aynı konuşmada Cumhurbaşkanı, madde madde gördüğü sorunları sıralıyor. 16 yıldır iktidarda olan Ak Parti, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından eğitim ve öğretim alanındaki başarısızlığını defalarca itiraf ediyor da şapkasını önüne alıp düşünmesi gerekenler hâlâ firarda!

TEOG ile ilgili yaşanan son gelişmeler ise eğitim alanında ufukta kaybolan başarının ve talim ettiğimiz başarısızlığın nedeni hakkında aslında çok şey söylüyor.

Kimse kusura bakmasın; tüm tartışmalardan, açıklamalardan, arka arkaya gelen demeçlerden, gazetelerde yazılan yazılardan ve TV’deki tartışmaların niteliğinden ortaya çıkan sonuç dipsiz bir kifayetsizlik içinde olduğumuzdur. En temel sorunumuz budur!

TEOG gibi sistemin bütünü ile alakası olmayan ortaöğretime geçişi mümkün kılan teknik bir apart hakkında konuşurken bile ne konuştuğunu, söylediği sözün ne anlama geldiğini ve nereye vardığını bilmeyenlerin cüretkârlıklarına şahit olduk.

Amerika’da öğretim görevlisi doçent, TEOG’un yerine geçecek sistem üzerine yazıyor, okuyorsunuz adam TEOG’u bilmiyor.

Bir başkası güya sınav sisteminden şikâyetçi, TEOG üzerinden TV’de kendi piarını yapıyor.

Öbürü güya TEOG’u konuşurken; endüstri 4.0, STEM, kodlama, oyun tasarımı, VR, yapay zeka, eleştirel düşünce, zihinsel çeviklik, inisiyatif alma, sözlü ve yazılı iletişim, veri analizi ve girişimcilik kavramlarını eğitimin ana felsefesi haline getiren gelişmiş ülkeler varmış da biz hâlâ ‘TEOG mu olsun OKS mi olsun’ diye tartışıyormuşuz, buna hayıflanıyormuş. Keşke şu gelişmiş ülkeler dediği ülkelerde kitlesel eğitimin haline, tarihine bir baksaydı. Kaldı ki senin eğitim üzerinden endüstriyel fantezilerini değil Türkiye’de 1 milyon 300 bin ortaokul öğrencisinin liseye geçişini konuşuyoruz. Mesele bu.

Öte yandan bürokrat alternatif üretiyor, Başbakan TV’de açıklıyor, TEOG’un yerine üç çözüm modeli diye takdimi yapılıyor, bir bakıyorsunuz TEOG’un şekil değiştirmiş hali. Okulların kendi sınavlarını yapacak, adrese dayalı kayıt sistemi gelecek, ortaokul puanı dikkate alınacak. Bu üç çözüm modelinden ikisi zaten TEOG’da mündemiç.

STK deseniz onu gören yok zaten! Çoğu iş ve işçi bulma kurumu olma hevesiyle hükmi şahsiyetini yitirmiş durumda, eğitim nerden akıllarına gelecek.

E güzel, kamusal bir ilgi yok, kolektif bir tartışma, konuyu derinleştirme yok; ne yapacağız? Maarif Davamızı Mili Eğitim Bakanlığı’nda üç tane bürokrata mı emanet edeceğiz? Onlar mı çözüm bulacak?

Olmaz, olamaz bu kadar kifayetsizlikle, ne konuştuğunu bilmezlik ile bir yere varılamaz!

Kaldı ki TEOG sistemin içerisinde daha öncede ifade ettiğim gibi kademe geçişini düzenlemek için üretilmiş bir düzenek. Olur, olmaz o ayrı konu. Ama konuşanların evvela ne konuştuklarının farkında olması lazım.

Eğitim sisteminin yapısal eleştirisi ise hiç girilmeyen bir konu olarak duruyor. Onu sorun eden yok zaten. Mevcut sistemin iki de bir Cumhurbaşkanını özeleştiri yapmak zorunda bırakması ise işte o hiç girilmeyen konu ve muhtaç olduğumuz yapısal eleştirinin yokluğu ile alâkalı. Elimizde sihirli bir formül olmadığına ve konu hakkında tartışmayı başlatmaları, kafa yormaları için başka gezegenlerden birilerini çağırmadığımıza göre daha ne bekliyoruz o zaman?

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Whatsapp Destek
1
Whatsapp Destek Hattı
Üyelik işlemleri için Whatsapp iletişim hattımız