Danıştay’dan dönen ahlaksız teklif TBMM’de!

Hükümetin iki ortağının güdümündeki iki yandaş sendika bugüne kadar eğitim çalışanlarına çok büyük zararlar verdi, maalesef vermeye devam ediyorlar. Önce yüzde iki buçuklu, üçlü toplu sözleşmelerle öğretmenin maaşını açlık sınırına düşürdüler. Sonra Kariyer Basamakları Sınavı’nı canla başla savunarak öğretmenin aşağılanmasına ve değersizleştirilmesine yardım ve yataklık ettiler. Şimdi de öğretmenin örgütlenme özgürlüğünü elinden alarak kendilerine mecbur ve mahkûm etmek istiyorlar.
Ölü doğan ÖMK ve Kariyer Basamakları Sınavı’ndaki rollerinden dolayı yaşadıkları yoğun üye kaybının önüne geçebilmek için Anayasaya, eşitlik ilkesine, hakkaniyete, adalete ve insanlığa aykırı bir kanun çıkarttırmanın peşindeler. Bu, büyük bir acziyet ve panik içinde olduklarının resmidir. Zira güçlü hisseden ve doğru yolda olduğuna inanan bir yapı böylesi ahlaksız girişimler peşinde koşmaz.
Hazırlanan kanun teklifine göre; bir sendikanın üye sayısı, toplam kamu görevlisi sayısının yüzde ikisinin altında ise o sendikaya üye kamu görevlilerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında ödenen “toplu sözleşme ikramiyesi” ödenmeyecek.
İlgili kanun teklifi bu haliyle kanunlaştığı takdirde Anayasanın eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olacak, üye sayısı yüzde ikinin üzerinde olan dört sendika dışındaki tüm sendikalar büyük zarar görecektir. Bazı sendikalara ayrıcalık anlamına gelecek bu madde eşitlik ilkesine açıkça aykırı olacak; ayrıca yeni sendikaların kurulmasını engelleyeceği gibi var olan sendikaların üye kaybı yaşamasına ve hatta kapanmasına yol açacaktır. Bu durum kamu haklarından faydalanma ve sendika kurma hakkına aykırılık teşkil edecek, örgütlenme özgürlüğüne ket vuracaktır.
Aslında yandaş sendikalar bu planı ilk olarak 2021-2022 yıllarını kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmesi’nde uygulamaya koymuşlardı. Orada örgütlenme barajı yüzde bir olarak belirlenmişti ancak kamu çalışanlarının yoğun tepkisiyle karşılaşan bu madde yargıya taşınmıştı ve Danıştay tarafından da Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı görülerek iptal edilmişti.
Adaletsizliğin temelinin son sözleşmede nasıl atıldığını hatırlamakta fayda var. İlgili Bakan’ın beyanına göre, hükümet tüm emekli ve çalışanlara seyyanen 100 TL zam verecekti. Ancak yetkili sendika herkesin faydasına olacak 100 TL. seyyanen artış yerine, üç ayda bir verilen ve 135 TL olan sözleşme ikramiyesinin 400 TL’ye çıkarılması konusunda ısrarcı oldu. Bu durum hükümetin de işine geldi ve kabul edildi. İşine geldi çünkü sözleşme aidatını sadece sendikalı memurlar alabiliyordu. Hesap şuydu; üç aylık periyodlarla ödenen 400 TL’nin 120 TL’si sendikaya kesildikten sonra üyeye 280 TL kalacak yani sendika üyesi olan memurlara ayda 90 TL civarında bir avanta verilmiş olacaktı. Ancak bunu sadece sendikalılar hatta örgütlenme barajı olan yüzde birin üstünde üyeye sahip olan sendikaların üyeleri alabilecekti. Dolayısıyla sendikalı olma imkânı olmayan 2 milyondan fazla memur emeklisini ve 350 bin civarında polisi, 220 bin civarında subay, astsubay ve uzman erbaş ile on binlerce mülki idare amiri, MİT mensubu, hâkim, savcı ve ceza infaz memurunu harcadılar, seyyanen zamdan mahrum kalmalarına neden oldular. Kendi ikballeri için ufakçılık yaptılar, onursuz anlaşmalar imzaladılar, yüz binlerce çalışanın hakkını gasp ettiler.
Ama asla vazgeçmiyorlar. Şimdi de Danıştay’ın iptal kararına rağmen bu kez yüzde birlik barajı yüzde ikiye yükselterek Anayasaya aykırı bir kanun çıkarmaya çalışıyorlar. Çalışanların açlık sınırında can çekiştiği bir ortamda kamu çalışanlarına yönelik mesaiyi bu tür işlerde harcamak ahlaka, vicdana, insafa sığmadığı gibi akla, mantığa da uymuyor.
Bu kanun teklifinin yasalaşması, toplumda “tek ses, tek renk, tek görüş, tek tip anlayış olsun, farklı olan herkes sussun” yaklaşımının bir tezahürü olacaktır.
Özgür Eğitim-Sen olarak; bu kanun teklifini oylayacak tüm milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz: Bu teklifin yasalaşması Türkiye’de sivil toplumu güçsüzleştirmek, farklı sesleri susturmak, alternatif görüşleri yok etmek ve sendikal tekelleşmeye gitmek anlamına gelecektir. Ne sendikacılığın ruhu ne de güçlü sivil toplum yapılarının gereksinimleri açısından kabulü mümkün olmayan bu tarz imtiyaz taleplerini ülke gündeminden çıkarmak hepimizin tarihi sorumluluğudur. Bu ahlaksız tekliflerin dümen suyunda yol alacak her vekil vebal altındadır, maşeri vicdanda mahkûmdur.
Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu