PaylaşınÖzgür Eğitim-Sen Genel Başkanı Abdulbaki Değer Karar Gazetesi’nde yayımlanan yazısında...
Özgür Eğitim-Sen
EĞİTİM SİSTEMİMİZ VE MİLİTARİZM
Ordu kavramının Fransızca karşılığı olan militaire (İngilizce military) etimolojik olarak Latince ‘’askerlik ve savaşa dair’’ anlamına gelen militaris’e dayanmaktadır.Tarihçi Alfred Vagts’a göre ‘’ Miitarizm savaş zamanından çok barış zamanında gelişir.’’
Tarihten beri bir ülkenin güçlü olması o ülkede var olan ordunun gücüne dayanmıştır.Güçlü ordu-güçlü ülke algısının sonucu olarak ordu asker ihtiyacını vatandaştan sağlamaya çalışmış ve vatandaşa ‘zorunlu askerlik’ uygulattırmıştır.Ülkeler daha kalabalık orduların onları daha güçlü kılacağına inanarak vatandaş ordularını (citizen army) oluşturmuşlardır.
Belli dönemlerde militarist olan ülkelerin bazıları demilitarize olurken bazıları da militaristliğine devam etmişlerdir.En militarist olan ülkeler Almanya(Hitler),Japonya(Showa),İtalya (Mussolini) aşırı milliyetçiliğin ve militaristliğin yanlışlığının farkına varıp demilitarizm sürecine girerken Türkiye’de ‘Her Türk asker doğar’’ algısının değişmemesinin sonucu olarak militarist uygulamalara devam edilmektedir.Bu süreci atlatamayışımızın nedeni ordudan ziyade sivil halk içerisindeki patolojik derecede milliyetçiliğe saplanan beyinlerdir.2008 yılında 20 liseli genç kanlarıyla bayrak yapmış ve bunu dönemin genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt’a hediye etmişlerdi. Yaşat Büyükanıt da ‘Biz işte böyle bir milletiz’’ diyerek kameralar karşısında duygulu anlar yaşamıştı.Evet ağlanacak bir durum fakat bu gençlerin neden bu zihniyette olmarına ağlanılmalıdır.
Peki demilitarize olmak için ne yapmalıyız?
Bu sorunun çözümü öncelikle eğitim sistemimizdeki militarist uygulamaları kaldırmaktan geçer..Türkiye’deki milli eğitim sistemi insan hakları idealleri üzerinde değil militarizmin idealleri üzerine şekillenmiş, okul kitapları birer endoktrinasyon enstrümanı olarak kullanılmış ve sosyal programlama işlevini görmüştür.Ders kitapları, Türkiye’nin stratejik bir öneme sahip olduğu için komşu ülkelerin gözlerinin hep Türkiye üzerinde olduğunu,yazmış, bizim de ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamamız gerektiğini vurgulamıştır.Bu da öğrencilerin zihninde bir yabancı düşmanlığı (zenofobi) algısını oluşturmaktadır.Kitaptaki yazarlar Türk vatandaşını ‘’ Toprağı için canını veren’’ olarak tanımlamakta,ölmenin ve öldürmenin kutsal bir görev olduğunu öğrencilere empoze etmektedir.Hal böyle olunca sorgulamayan bireyler yetişmiş ve bu bireylerin oluşturduğu edilgen bir toplum meydana gelmiştir.
ANDIMIZ VE RESMİ TÖRENLER
Andımız,dönemin Maarif Vekili(Milli Eğitim Bakanı) Reşit Galip tarafından 1933 yılında yazılmış,sonraki yıllarda bazı değişiklikler ve eklemelerle bu halini almıştır. 1977 yılında ilköğretim öğrencilerine zorunlu kılınmış ve o günden beri öğrenciler bu hamasi cümleleri gırtlaklarını yırtarak söylemek zorunda kalmışlardır.Tek parti hegemonyasının alameti farikalarından olan andımız dönemin ruhunu yansıtmakta ve ulus-devlet inşasının gelecek nesillere zerk edilmesinde bir araç olarak kullanılmıştır.
Militarizmin genetik kodlarının üzerine işlendiği öğretmenler(garnizonlar) her sabah öğrencileri(askerleri) içtimaya dizer, rahat-hazırol olmadı bir daha rahat-hazırol komutları verir ve andımızı okuturlar.
Resmi törenlerde de öğrenciler stadyuma götürülür,( 1 ay öncesinden tören gününe kadar bando eşliğinde tören yürüyüşü çalışmaları yapılır) ‘’ Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım, seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım.’’ ‘’Çığlıkla iniltiyle sarsıldı köşe bucak,Savruldu gökyüzüne:kafa,kol,gövde,bacak. Tarzında törene yaraşır şiirler okunur.
SONUÇ OLARAK
Son yıllarda eğitim alanında önemli reformlar yapılmıştır.Milli güvenlik derslerinin kaldırılması çok önemli bir gelişmedir.Bu gelişmelere birkaç örnek daha verecek olursak:Sosyal Bilgiler dersinde ‘’Haklarımı Öğreniyorum’’ ünitesi öğrencilere haklarını öğretici bir tarzdadır.Yeni müfredatın eskiye nazaran sivil toplum örgütlerine daha fazla vurgu yapması ve kitaplarda daha fazla yer alması önemli bir gelişmedir.5. sınıftaki ‘’Hepimizin Dünyası’’ ,4. Sınıftaki ‘’Uzaktaki arkadaşlarım’’ üniteleri insanların ortak paydasına değinerek yabancı düşmanlığını önlemeye yöneliktir.Bütün bu gelişmeler olumlu olmakla birlikte eğitim sistemimizin militarizmin pençesinden kurtarmaya yetmemektedir.Öncelikle andımızı kaldırarak bu işe başlayabiliriz. Atılması gereken diğer adım ise tek-tip kıyafet uygulamasının kaldırılmasıdır.
Savaş ve şiddet yanlısı olmayan; barışçıl,özgür bireyler yetiştirmek istiyorsak eğitimimzdeki bu militarist uygulamaları kaldırmalıyız.
Turan IŞIKTAŞ
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM