Eğitim ve öğretimin engellenmesi

Abdulbaki Değer
Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı Tüm Yazıları
11.11.2016
A+
A-
Paylaşın

Eğitim ve öğretimin engellenmesi

MADDE 112 – (1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;

a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,

b) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına,

Engel olunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2007/2414
K. 2007/3946
T. 22.5.2007
• EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ENGELLENMESİ ( Başörtülü Öğrencilerin Okula Alınmaması Yönündeki Valilik Emrini Yerine Getiren Okul İdaresinin Okulun Bahçe Kapılarını Kapatması Üzerine Sanık Velilerin Okul Bahçesine Girerek Okulda Bir Süre Eğitime Ara Verilmesine Neden Olması )
• LEHE OLAN HÜKÜMLERİN UYGULANMASI ( Eğitim ve Öğretimin Engellenmesi Suçunda Yeni TCK’nun Hükümlerinin Değerlendirilmesi Gereği )
• BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİLERİN OKULA ALINMAMASI ( Valilik Emrini Yerine Getiren Okul İdaresinin Okulun Bahçe Kapılarını Kapatması Üzerine Sanık Velilerin Okul Bahçesine Girerek Okulda Bir Süre Eğitime Ara Verilmesine Neden Olması Eğitim ve Öğretimin Engellenmesi Suçunu Oluşturduğu )
5237/m.112
765/m.188
ÖZET : Başörtülü öğrencilerin okula alınmaması yönündeki valilik emrini yerine getiren okul idaresinin okulun bahçe kapılarını kapatması üzerine, sanık velilerin fikir birliği ve organize olmadan okula girmeyen veli ve öğrencileri yönlendirip slogan attırdıkları ve tel örgüleri kesip okul bahçesine girerek okulda bir süre eğitime ara verildiği anlaşılmakla, eylemin 765 sayılı Yasa’nın 188/7. madde yollamasıyla 188/8. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmelidir.

Öte yandan, 5237 sayılı Kanun’un 7. ve 5252 sayılı Kanun’un 9. maddeleri uyarınca sanıkların hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesi gerekir.

DAVA : Eğitim ve öğretim çalışmalarının kesilmesine haksız eylem ve davranışlarıyla sebebiyet verme suçundan sanıklar Yaşar, İsmail, Mustafa’nın yapılan yargılamaları sonunda; beraatlerine dair ( Bursa Birinci Ağır Ceza Mahkemesi )’nden verilen 17.05.2006 gün ve 488 esas, 211 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi yerel C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı’ndan tebliğname ile 09.03.2007 günü Daireye gönderilmekle incelendi:

Gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Olay günü B. A. İmam Hatip Lisesi’nde başörtülü öğrencilerin okula alınmaması yönündeki Valilik emrini yerine getiren okul idaresi tarafından bahçe kapıları kapatılarak derse başlanıldığı sırada, bu okulda çocukları okuyan sanıkların fikir birliği ve organize içerisinde olmadan, okula girmeyen öğrencileri ve velileri yönlendirerek slogan attırdıkları ve bahçe duvarındaki tel örgüler de kesilerek grubun okul bahçesine girmelerinin sağlandığı ve bu şekilde gelişen olayların neticesinde okulda bir süre eğitime ara verildiğinin anlaşılması karşısında, sanıkların eylemlerinin 765 sayılı TCK’nın 188/7. madde ve fıkrası delaletiyle 188/8. madde ve fıkrasında tanımlanan suçu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı biçimde beraatlerine karar verilmesi,

Buna göre de; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinde “zaman bakımından uygulama”, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddesinde “lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” kurallarının düzenlenmesi, aynı Kanun’un 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve bu Kanunların hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;

5237 sayılı Kanun’un 7. ve 5252 sayılı Kanun’un 9. maddeleri uyarınca sanıkların hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş yerel C. Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 22.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2005/4015
K. 2006/13568
T. 5.7.2006
• SANIK YARARINA OLAN KANUN HÜKÜMLERİNE GÖRE HÜKÜM KURULMASI ( Tehdit Suçu )
• SUÇ KASTI ( Tehdit Suçunda Öfke Yasal İndirim Nedeni Olarak Kabul Edilebilirse de Bilinç ve İradeyi Dolayısıyla Suç Kastını Ortadan Kaldırmadığından Suçun Oluşumunu Engellemediği )
• TEHDİT SUÇU ( Öfke Yasal İndirim Nedeni Olarak Kabul Edilebilirse de Bilinç ve İradeyi Dolayısıyla Suç Kastını Ortadan Kaldırmadığından Suçun Oluşumunu Engellemediği )
5237/m.106,108,112
765/m.188,191
ÖZET : Tehdit suçunda öfke, yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilirse de, bilinç ve iradeyi, dolayısıyla suç kastını ortadan kaldırmadığından suçun oluşumunu engellemez. Tehdidin ciddiyeti mağdur beyanına göre değerlendirilemez, mahkemece değerlendirilmesi gereken bir konudur. Bu nedenle, sanığın mağdura yönelen “burayı terk et, yoksa seni öldürürüm” sözleri tehdit suçunu oluşturur. 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunlarının ilgili hükümleri karşılaştırılmak suretiyle sanık yararına olan kanun hükümleri saptanmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA VE KARAR : Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca, tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle, mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.

Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.

Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin ( gazabın ) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilir ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.

Bu açıklamalar karşısında, öfkenin bilinç ve iradeyi ve dolayısıyla suç kastını ortadan kaldırmadığı ve tehdidin ciddiyetinin mağdur beyanına göre değerlendirilemeyeceği, mahkemece çözülecek bir sorun olduğu; buna göre, sanığın mağdura yönelik “Burayı terk et yoksa seni öldürürüm” sözlerinin tehdit suçunu oluşturduğu; 5237 sayılı Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. madde ve fıkraları uyarınca 765 ve 5237 sayılı T.C. Yasalarının ilgili hükümlerinin karşılaştırılarak, sanık yararına olan yasa hükümleri saptanarak sonucuna göre hüküm kurulması zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Whatsapp Destek
1
Whatsapp Destek Hattı
Üyelik işlemleri için Whatsapp iletişim hattımız