Eğitim; YÖK ve MEB eliyle planlı olarak katlediliyor!

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) geçtiğimiz hafta MEB ile birlikte yaptığı çalışmayı tamamladı ve öğretmenlik mesleğini daha da değersizleştirecek, eğitim fakültelerini anlamsızlaştıracak, atanamayan öğretmen sayısını üç katına çıkaracak bir karara imza attı. Buna göre;
-Eğitim fakülteleri dışında formasyon eğitimi alınabilen alanlardaki fakültelerde, bu alanlar için örgün eğitim ve öğretim süresi içinde pedagojik formasyon eğitimi verilecek. Formasyon dersleri 2. Sınıftan itibaren seçmeli ders olarak alınacak.
-Mezun olmuş veya mezun olmak üzere olan öğrenciler de tezsiz yüksek lisans yaparak ya da sertifika programıyla pedagojik formasyon alabilecekler.
-Açık öğretim ve uzaktan eğitim programlarından mezun olan öğrenciler de pedagojik formasyon eğitimi alabilecek.
Bu kararlarla YÖK, 60 kredilik seçmeli ders alan neredeyse tüm fakülte mezunlarına öğretmen olabilme imkânı sağlıyor. Açık öğretim ve uzaktan eğitim programlarına da pedagojik formasyon hakkı vererek eğitim fakültesi öğrencilerini ve mezunlarını yok sayıyor, üniversite giriş sınavlarında ilk 300 bine girebilenlerin tercih yapabildiği bu fakülteleri kazanmayı anlamsızlaştırıyor, öğretmenliği ucuzlaştırıyor.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, bu facia kararı, “Cumhurbaşkanımızın üniversite öğrencilerine vermiş olduğu müjdeyi hayata geçiriyoruz ve pedagojik formasyon programının kararını almış bulunuyoruz.” şeklinde sunarak kararın seçim yatırımı olduğunun ve eğitim sisteminin popülist politikalara alet edildiğinin altını çizmiş oldu.
Her yıl 20 bin öğretmenin atanma imkânı bulduğu bir vasatta 600 bine yakın öğretmen adayı atanmayı beklerken alınan bu karar atanamamış öğretmen sayısını iki milyonlu sayılara ulaştıracaktır. Bu, günübirlik ucuz politikalarla devletin öğretmen yetiştirme ve istihdam etme sistemini çökertmek anlamına gelir. En değerli kaynak olarak görülüp rasyonel planlamalarla en doğru şekilde yatırım yapılması gereken insan gücünün bu kadar hor ve hoyrat kullanılmasını, korkunç bir iş gücü israfıyla ülke gençlerinin hayatlarının karartılmasını anlamak mümkün değil.
Kamu personel rejimi, istihdam politikası bu kadar savruk, plansız ve kontrolsüz olamaz. Devletçe istihdam edilmediği için KPSS puanı olan yarım milyon öğretmen adayına özel okullarda asgari ücret karşılığı, devlet okullarında ise ücretli öğretmenlikle asgari ücretin altında sömürülmek düşüyor. Hükümet öğretmen açığını atama yoluyla gidermek yerine söz konusu ihtiyacın 83 binini cep harçlığı karşılığında ücretli öğretmen çalıştırarak çözme yoluna gidiyor.
24-25 yaşına kadar okul sıralarında zaman geçirdiği için eğitimi dışındaki mesleklere ve çalışma koşullarına yabancı şekilde yaşayan atanmamış öğretmen adaylarımız acımasız piyasanın ucuz iş gücü haline getiriliyor. Sistemin, zincirleme şekilde birbirini etkileyen bir çürüme içerisinde ülke geleceğine ve insanına zarar verdiğine dikkat çekmek gerekiyor. Zira ciddi bir kalite, planlama ve vizyon eksikliğiyle günü kurtarmak amacıyla alınan popülist kararlar yaraya merhem olmadığı gibi hastalığın süresini ve şiddetini artırıyor. Artık böyle gelmiş böyle gider mantığından kurtulmak gerek.
Eğer hükümet, sürekli iddia ettiği gibi eğitim sistemine gereken önemi veriyor ve bunun kaygısını güdüyorsa işe evvela yükseköğretim sisteminden başlamalı ve istihdam edebileceğinin 20 katı öğretmen yetiştirmekten vazgeçmeli.
Özgür Eğitim-Sen olarak; Sorumluluk makamında olanları gidişatın ürkütücü sonuçlara doğru gittiğini görmeye davet ediyoruz. Zira YÖK ve MEB’in ortaklaşa imza attıkları bu talihsiz karar, yakın ve uzak vadede eğitim sistemine, ülke gençlerine ve şüphesiz ülkeye büyük zararlar verecektir.
Bekir Birbiçer
Özgür Eğitim-Sen MYK Üyesi