Özgür Eğitim-Sen

Ey Türkiye! MEB’i Sana Şikâyet Ediyoruz

26.11.2016
A+
A-
Ey Türkiye! MEB’i Sana Şikâyet Ediyoruz
Paylaşın
 
 
  
 
Aziz Türkiyeliler,
 
Malumunuz olduğu üzere son yıllarda devletin ciddi bir dönüşüme tabi tutulduğu süreçlerden geçmekteyiz. Ülkemizin kronik sorun alanlarının çözüme kavuşturulması adına sivil siyasetin demokratikleşme paketleri, çözüm süreçleri, alevi kurultayları vs. gerçekleştirdiğini görüyoruz. Türkiye’nin daha adil, daha özgür bir yapıya evrilmesi noktasında atılan bu adımları desteklemiş olmakla birlikte başka alanlarda yapılamayan düzenlemelerin, giderilmeyen eksikliklerin ya da yapılan yanlışların takipçisi olmaya da devam ediyoruz.
 
Ey Ehli Vicdan,
 
Türkiye adeta kabuk değiştiriyor. Bu dönüşüm sürecini baltalamak isteyen, önüne set çekmek isteyen, sistemin dönüşümünü nalıncı keseri gibi kendine yontmak isteyen pek çok aktör de canhıraş bir şekilde çalışıyor. 76 milyonun ve gelecek nesillerin insanca yaşaması için verilen mücadeleyi şahsi menfaatlerine payanda yapmak isteyen açgözlüler kural, kaide tanımaksızın her tarafı yağmalamaya çalışıyorlar. Ahbap-çavuş ilişkileriyle, yandaşlık düzeniyle sistemi arpalığa çeviriyorlar. Milletin iradesine sahip çıkmak gerektiği gibi malına, mülküne, makamına sahip çıkması gerekenler yaşananlar karşısında kör, sağır ve dilsiz olmayı seçmektedirler.
 
Ey Ehli İnsaf,
 
Ey, sistemin dönüştürülmesi için yıllardır canla başla çalışanlar,
 
Ey, hak ve adalet mücadelesinin neferleri, çilekeş sevdalıları, yılmaz savunucuları,
 
Türkiye’nin hak ve adalet ekseninde yeniden yapılanmasının mücadelesi, bu sistemin “bizden” olanlara kapatılması için yapılmadı. Çetin mücadele sistemin başkalarına kapatılarak “bizimkilerin” paşa gönüllerine meze yapılması için verilmedi. Bizim için değil, bizimkiler için değil, bizden olanlar için değil “herkes için” olsun diye verildi mücadele. Sadece kendine adalet istemenin, sadece kendine özgürlük istemenin erdem ve ahlak olmadığı, örtülü bir ayrıcalık ve imtiyaz talebi olduğunu peşinen kabul edenlere yoldaşlık eder gibi duran çıkar ve menfaat düşkünlerini sizin vicdanınıza ve insafınıza havale ediyoruz.
 
Ey Ehli Adalet,
 
On yıllardır bin bir emekle, gayretle verilen mücadele, sistemin hak ve hukuk ilkelerini gözeten bir yapıya oturtulması için değil miydi? Hiçbir kulun kula kul olmayacağı, hiçbir ferdin namerde muhtaç olmayacağı, hiç kimsenin inancı, ırkı, görüşü ve yaşam biçimi nedeniyle ötekileştirilmediği, partisi, cemaati, derneği, vakfı, örgütü, sendikası nedeniyle sistemin alt basamaklarına iteklenmediği bir yaşam standardının kurulması için verilmedi mi? Talip olana değil, layık olana ilkesi için verilmedi mi mücadele? Mücadele, “işi ehline veriniz” düsturunun hayat bulması için değil miydi?
 
Aziz Türkiyeliler, 
 
Yeni Türkiye’yi ihtirasları uğruna kurban etmeye kalkanları 76 milyonun, dünün ve yarının vebalini omuzlarında taşıması gereken yetkililere şikâyet ediyoruz. Yetkilerinin, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeyen yetkilileri de Allah’a, tarihe ve ma’şeri vicdana şikâyet ediyoruz. “Tarihin derinliklerinden gelen ve ebediyete kadar devam edecek bir hak ve adalet mücadelesinin adıdır Ak Parti” diyordu Genel Başkan seçildiği gün Davutoğlu. “Adaletin olmadığı devletin yaşaması mümkün değildir”, “Başbakan olarak vatandaşımıza uzanan, tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanacak eli kardeşimizin dahi olsa kırarız.” “Ahi Evran’ın ilkelerinden bir gün saparsak bir gün dahi bu koltukta oturmak bize nasip olmasın” diyordu teyiden Başbakan ve başka bir yerde şöyle soruyordu: “on binlerce insanın bir sınavda şu veya bu kadrolaşma için daha önceki soruların ipuçlarını, benzerlerini kendi yandaşlarınıza verip binlerce, on binlerce, yüz binlerce insanın hukukuna girmesi yolsuzluk değil mi?” Peki,
 
Aziz Türkiyeliler, Ey Ehli Vicdan, Ey Ehli Adalet, Ey Ehli İnsaf, 
 
Bildiğiniz üzere 01/03/2014 tarihinde Milli Eğitim Temel Kanunu ve bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına dair kanun ile 4 yıllık görev süresi dolan tüm Okul Müdürlerinin görev süreleri dolmuş oldu. Daha sonra MEB’in yaptığı Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği ile Okul Müdürlerinin ataması İl Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesinde kurulan komisyonların mülakat sınavına bırakıldı. Türkiye genelinde yapılan mülakatlar neticesinde açıklanan puanlamalar Milli Eğitim Sisteminin alenen rant alanına çevrildiğini göstermekte değil midir? Türkiye’de eğitim işleri kolunda örgütlü 30’a yakın sendika bulunmaktadır. Bunların dışında hiçbir sendikaya üye olmayan hatırı sayılır bir eğitimci sayısı mevcut. Sonuçları liste olarak yayınlayan 23 ilde mülakatta başarılı olanların sendikalara göre dağılımı vicdan, insaf ve adalet duygusuna kastetmekte değil midir? Bu 23 ilde mülakata katılan 12,176 kişiden 5998 kişi başarılı sayılmış ve bu başarılı sayılanların 5019’u yani %83, 677’si aynı sendikaya mensupsa liyakatin, ehliyetin gözetildiğinden bahsedilebilir mi? Milli Eğitim Sisteminde kayırmacı bir düzenin kurulduğunun göstergesi değil midir? Bakanlığın, belirli bir kesimin tatminsiz arzularına teslim edildiğinin fotoğrafı değil midir?
 
Aziz Türkiyeliler,
 
Yapılan yanlışlıklara, haksızlıklılara göz yumulmasını nasıl sessizce geçiştirebiliriz? Yapılan yanlışlık kimden ve nereden gelirse gelsin karşı çıkmak, elimizle-dilimizle düzeltmeye çalışmak insan olmanın gereği değil midir? Bilindiği üzere kamu politikası “Hükümetin yaptığı ve yapmadığı her şey”dir. Dolayısıyla yapılan yanlışların sorumluluğunu taşıdıkları gibi göz yumdukları ya da rıza gösterdikleri yanlışlıkların sorumluluğunu da taşımaktadırlar. Eğitim camiasındaki her bir çalışanının hak ve hukukunu korumak Bakanlığın ve Hükümet’in namus borcudur, var oluş gerekçesidir. Bunun hilafına yapılan tüm uygulamalar kamu düzenini, çalışma barışını baltaladığı gibi eğitim sistemini ranta, kayırmacılığa, yandaşlığa, çürümüşlüğe sürüklemek anlamına gelir. Oysa,
 
Aziz Türkiyeliler
 
Eğitim sisteminin boğuştuğu, içinde debelendiği yapısal sorun alanlarına yenisini eklemek değil esaslı çözüm arayışında olmak icap eder. İş görmeyen obez bürokrasisi, güvenlikten yoksun eğitim ortamları, eğitim çalışanlarının insan dışı çalışma koşulları ve hedef kitlesinin sosyal, fiziksel ve psikolojik gereksinimlerini karşılamaktan uzak yapılanması ile sorun yumağı olan eğitim sistemini dönüştürmek yerine ele geçirmeye çalışmak “Medeniyet” iddiasına ihanet değil midir? Sosyolojik dönüşümü, yeni teknolojilerin yaratığı sosyalleşme biçimlerini, zorunlu eğitimi, eğitim çalışanlarının mali ve özlük haklarını, okul mekânlarını, müfredatı sorun etmeyen, edemeyenlerin tüm enerjilerini-motivasyonlarını sistemin mevki ve makamlarına yöneltmeleri ve buna aleni bir şekilde çanak tutulması “Yeni Türkiye’nin daha doğum anında boğazlanması değil midir? Olanı olduğu gibi muhafaza ederek eğitim sistemini yönettiğini zanneden bir yaklaşım sorunun çözümünde yer almadığı gibi bizatihi sorunun parçasıdır.
 
Aziz Türkiyeliler, 
 
Ey Ehli Vicdan,
 
 Ey Ehli Adalet, 
 
Ey Ehli İnsaf,
 
İşte ahval işte şerait. Kişisel ikballeri uğruna “eğitim-öğretim” sistemini alt üst eden, tüm mevki ve makamları “saadet zinciri’ parçası kılan, kendisi dışındaki herkesi “kendisine katılma” seçeneği dışında yok olmaya icbar eden bu hukuk tanımazlığı, bu insandışılığı, bu insaf, vicdan ve adalet duygularını hiçe sayan uygulamaları ve bunları bir türlü görmeyen-görmek istemeyen yetkilileri “Herkes İçin Adalet, Herkes İçin Özgürlük” diyen Özgür Eğitim-Sen olarak sana şikâyet ediyoruz.
 
Senin adaletine, insafına ve vicdanına şikâyet ediyoruz.
 
Bin yılların ardından gelen tarihsel birikime şikâyet ediyoruz. 
 
Hak, adalet ve özgürlük ilkeleri üzerinden yükselecek yarınlara şikâyet ediyoruz.
 
ÖZGÜR EĞİTİM-SEN YÖNETİM KURULU

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Whatsapp Destek
1
Whatsapp Destek Hattı
Üyelik işlemleri için Whatsapp iletişim hattımız