PaylaşınGazze’den Sonra İnsan Kalmak | Ali Aydın – Abdulbaki Değer
Özgür Eğitim-Sen
FETÖ İLE ETKİN BİR MÜCADELE YÜRÜTÜLÜYOR MU?

672 Sayılı KHK ile on binlerce insan ihraç edildi. Yaşadığımız hadisenin büyüklüğü dikkate alındığında açığa almalar, gözaltılar ve ihraçlar şüphesiz kamuoyunda meşru, önemli hatta gerekli görülmektedir. 15 Temmuz kalkışmasını yürüten FETÖ’ye karşı ciddi ve etkin bir mücadelenin verilmesi gerekliliği kabul ve talep edilmektedir.
Diğer taraftan sürecin işleyişine ilişkin endişe verici gelişmeler de yaşanmıyor değil. Birincisi dikkat edilirse mücadele “dokunulabilir olan” kesim üzerinde yoğunlaşmış izlenimi uyandırmaktadır. Yani bürokrasinin alt birimleri merkez alınmış, sıradan memuriyetler üzerinden şişirilmiş izlenimi uyandırmaktadır.
İkincisi araştırma, inceleme, karara bağlama süreci mekanik bir hale büründürülmüş olup sendika üyeliği, banka hesabı gibi iki temel ölçüte bağlanmış. Süreçte ön plana çıkan bu iki kriterin yeterliliği mücadeleye gölge düşürücü mahiyettedir. Zira sendika üyeliği de, banka hesabı da her üye ve hesap sahibi açısından farklı gerekçeler üzerinden gerçekleşmesi mümkündür. Diğer taraftan bu iki ölçütte belirtilen dönem içerisinde devletin izin ve onayı üzerinden faaliyetlerini sürdüren yapıya işaret etmekte olup, bu iki yapı üzerinden suçlanan insanların yanında bu iki yapının yasal pozisyonunu devam ettiren tüm kurum ve kuruluşların yetkilileri için sorumluluk doğurması zaruridir.
Üçüncüsü belirli Bakanlıklarda hala FETÖ yapılanmasının üst kesimdeki varlığına ilişkin anlamlı bir adım atılmış olmamasıdır.
Dördüncüsü hazırlanan listelerde adı geçen kimi şahısların araya siyasiler başta olmak üzere etkili ve yetkili insanların devreye girerek kayırıldığı, isimlerinin listelerden çıkarıldığı şeklinde ciddi iddiaların varlığıdır.
Beşincisi listelere ilgisiz ve alakasız insanlar alınmış olmakla birlikte hakkında hiçbir işlem yapılmayan ve bu yapıyla ilgisi bilinen insanların herhangi bir işleme konu edilmemiş varlığı.
Altıncısı FETÖ’nün siyaset ayağına ciddi bir şekilde el atılmamış olması.
Yedincisi sürecin yönetimindeki usul keşmekeşliği. Yani bir taraftan en yetkili isimlerin aleni bir şekilde ihbar için vatandaşları çağırarak her türlü istismarın önünü açmış olması. Diğeri ise en temel haklardan olan ‘savunma hakkı’nın işletilmemiş olması. Cumhurbaşkanının sık sık vurguladığı gibi ‘müddei iddiasını ıspatla mükelleftir’ sözünde olduğu gibi devlet suçladıkları insanların savunmasını almalı ve iddialarını maşeri vicdanı tatmin edecek şekilde ortaya koyabilmeli.
Şu an yukarıda belirtildiği gibi mekanik bir süreç işletilmekte ve açığa alınanlar da ihraç edilenler de ne ile suçlandıklarını, hangi somut gerekçe üzerinden ihraç edildiklerini bilmez haldeler. Bu kabul edilmesi zor, haklı mücadeleyi itibarsızlaştıran bir durumdur. Halbu ki sürecin nezaktine uygun bir titizliğin gösterilmesi, hak ve hukukun gözetilmesi olmazsa olmaz hükmündedir. Diğer taraftan sürecin ali kıran baş kesen modundan ziyade etkin bir kamu diplomasisi üzerinden yürütülmesi devletin ciddiyeti ve varlığı açısından kaçınılmazdır. Bunlar gözetilmediğinde güvenli yarınlar için yürüttüğümüz bu mücadele önümüze başka sıkıntılar çıkaracak, yeni mamğduriyetler oluşturacaktır. Mücadelenin acil ve zor olacağı aşikar. Ancak acil ve zor bir mücadele yürütüyoruz diye sapla samanı birbirine karıştıramayız. İşi toptancı bir mantıkla, şekle, şüpheyle yürütemeyiz, ilke ve değerleri göz ardı edemeyiz. Adaleti gözetmekte gevşek ve lakayt davranamayız.
04.09.2016
Abdulbaki DEGER
Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM