MEB Kariyer Basamakları Eğitimi ve Sınavlarıyla Öğretmeni Aşağılıyor

Şubat 2022’de yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda öğretmenlik mesleğinin dört kategoriye ayrılması öngörülmüştü: Aday öğretmenlik, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik. Bu ayrımların gerçekleştirilmesi için MEB tarafından belirlenen sınav takviminin işlemeye başlamasıyla birlikte öğretmenler yaz tatillerini, bu sınava girebilme şartı olarak yayımlanan videoları izleyerek ve ders çalışarak geçiriyor. Öğretmenleri kategorilere ayıran uygulamanın temeli, adaletsizliğin fitilinin ateşlendiği 2006 yılına dayanıyor. Şöyle ki; Hüseyin Çelik döneminde yayımlanan Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği’ne göre 7 yılını dolduran öğretmenler sınava girdi ve başarılı olanlar uzman öğretmen oldu. Doktora yapmış olan öğretmenler direkt başöğretmen yapıldı. Yönetmelikte, “Öğretmenlik kariyer basamaklarında yükselme sınavı, yılda bir defa olmak üzere ÖSYM’ce yapılır.” denmesine rağmen aradan geçen 16 yıl boyunca bu sınav bir daha yapılmadı.
Dolayısıyla o yıl birkaç ay farkla 7 yılını dolduramayan veya çeşitli sebeplerle sınava giremeyen öğretmenler 16 yıldır uzman öğretmenlerin aldığı ek ödemeyi alamıyor. 2006 yılında yapılan bir adaletsizlik de MEB’in öğretmenlerin ek derslerine ilişkin esasları değiştirmesiydi. Bu değişiklikle, yüksek lisans yapan öğretmenlere verilen %25 fazla ek ders ücreti ile doktora yapanlara verilen %40 fazla ek ders ücreti uygulaması kaldırıldı. Gerekçe ise yüksek lisans yapan öğretmenlerin uzman, doktora yapan öğretmenlerin başöğretmen yapılacağıydı. Fakat süreç 16 yıl dondurulunca olan bu öğretmenlerin ek ders ücreti farklarına oldu. Uygulamadaki büyük adaletsizlik bu şekilde yaşandı ve MEB bunu telafi etmek için hiçbir girişimde bulunmadı.
Öte yandan Özgür Eğitim-Sen olarak 16 yıl önce de uzmanlığın mesleki tecrübe ile olacağını, tecrübenin mesleki kariyer planlamasında alınması gereken tek ölçüt olduğunu ve öğretmenleri bunun için sınava tabi tutmanın öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırma anlamına geleceğini söylemiştik. Kariyer basamaklarının, ya derece-kademe baz alınarak ya da on yıl görev yapan öğretmenin uzman, 20 yıl görev yapan öğretmenin başöğretmen olması sağlanarak belirlenmesi gerektiğini dile getirmiştik. Aradan geçen 16 yılın ardından süreç yeniden aktif ediliyor fakat yine tecrübe ve kıdem gözetilmeyerek, yine sınav yapılarak ve bu sınav için absürt şartlar konularak. Resmi ve özel eğitim kurumlarında görev yapan 613 bin 868 öğretmen, yaz tatilini sınava girme şartı olarak kendisine
dayatılan videoları izleme ritüeli ile geçiriyor. MEB’in ÖBA üzerinden yayımladığı bu videolar, uzman öğretmen sınavı için 180 video, başöğretmenlik sınavı için 240 videodan oluşuyor. Öğretmenler, tüm videoları eksiksiz bitirmedikleri takdirde sınava girmeye hak kazanamıyorlar. Oysa aynı MEB, sınavlarda sorumlu olunan konulardan oluşan PDF dosyasını paylaşıma açtı. İsteyen video üzerinden
çalışır, isteyen PDF üzerinden. Fakat MEB öyle istemiyor. ÖBA’ya koyduğu açıklama notunda, sınavda PDF dosyasındaki içeriğin geçerli olacağını belirtmesine rağmen “Videoları izlemeden sınava almam.” diyor.
Yönetmelikteki abukluklardan biri de yüksek lisans ve doktora mezunlarının sınavdan muaf tutulması fakat eğitim videolarını izleme zorunluluğuna tabi olmaları. “Sen bu konuda gerekli yeterliliğe
sahipsin.” denilerek sınavdan muaf tutulan bir öğretmene “Bu konularda uzmansın ama yine de eğitim almak zorundasın.” demek “absürt” kelimesinden başka ne ile izah edilebilir.
MEB bünyesinde görev yapan 115 bin 257 yüksek lisansını tamamlamış öğretmen sınava girmeden uzman öğretmen olacak fakat 60 saat boyunca video izlemek şartıyla. Öğretmenleri aşağılamak için yaratıcı fikirler geliştirmek böyle bir şey olsa gerek. 60 yaşındaki 35 yıllık öğretmenin uzman olabilmek için sınava alınması o öğretmene yapılmış bir saygısızlıktır, hakarettir ve bunu başka türlü izah etmek mümkün değildir. Ayrıca, başöğretmen sınavına girme şartı olarak 10 yıl uzman olarak çalışma şartı getirilmiş ki, 10 yıl içinde emekli olacak öğretmenlerin başöğretmen olma ihtimalleri bulunmuyor. Bu da yeterince düşünülmediği açık olan uygulamanın başka bir saçmalığı olarak dikkat çekiyor. MEB, uzman öğretmen sayısını 75 bin 433 olarak açıkladı. Öğretmenlik Kariyer Basamakları Eğitimi için de 603 bin 864 başvuru alınmış. Bu başvuruların 70 bin 505’i başöğretmenlik, geri kalanı ise uzman öğretmenlik alanında yapılmış. Özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlerden de toplamda 10
bin başvuru alınmış. Yani yüksek lisans ve doktoralıları saymazsak 500 bine yakın öğretmen kasım ayında yapılacak sınavda 70 barajını aşmaya çalışacak. Bir öğrenci gibi sınav stresi yaşayarak oldukça yüksek tutulmuş geçer notu almak için ders çalışacak. Zaten ekonomik ve mesleki olarak itibarı yerle bir edilen öğretmenlik mesleği kariyer basamağı için
getirilen kriterlerle aşağılanıyor, değersizleştiriliyor.
Özgür Eğitim-Sen olarak; bu kriterlerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Henüz yol yakınken MEB’i, video izleme zorunluluğunu da sınavı da kaldırmaya, uzman öğretmenliği ve başöğretmenliği kıdem ve tecrübeye hasrederek öğretmenlere yapılan saygısızlıktan vazgeçmeye davet ediyoruz.
Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu
Değerli kardeşim sayın başkanım her konuda olduğu gibi yine isabetli görüşkerinizle nasıl olması ve neden cari olan uygulamanın durdurulması gerektiğini ifade buyurmuşsunuz. Tek kişide olsam böyle bir sendikada yer almanın ayrıcalığını fikren ve kalben hissediyorum. Emin olun tanlış bir açıklamanız ve uygulamanızdada aynı oranda karşı çıkar ve eleştiririz. Serbest-i kelam ve hürriyeti beyanın minberi olan sendikamıza ve ülkenin her tanındaki meslektaşlarıma muhabbet ve saygılarla.