MEB Öğretmenin Ek Hizmet Puanı Mağduriyetini Gidermelidir
Devasa büyüklüğü ve hantal yapısıyla sorun çözmekten çok problem üreten mekanizma gibi işlev gören MEB bürokrasisi, giriştiği hayırhah işlerde bile konuyu eline yüzüne bulaştırıyor, işi içinden çıkılmaz hale getiriyor. Sorunu çözme arzusu ile ürettiği çözümler arasındaki bağı kuramıyor. Kolektif akıl, basiret ve feraset yoksunluğu nedeniyle bünyesinde görev yapan bir milyonu aşkın personelin hemen her konuda mağdur olmasına yol açıyor.
MEB’in, 19 Haziran
2020’de Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme
Yönetmeliği’nde yaptığı iyi niyetli değişiklik de yine sonuçları itibariyle
binlerce öğretmenin mağduriyetiyle sonuçlandı. Bu değişikliklere göre MEB,
öğretmenlerin ek hizmet puan aldığı alanları artırmış, birçok yeni kriter
getirmiş, var olanları da genişletmişti. Bu değişikliklere karşı hiç vakit
kaybetmeksizin dört sendika da kendi meşreplerince farklı maddeler için
yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtılar. Danıştay da dava konusu pek çok
madde ve fıkra olmasına rağmen yalnızca 40. Maddenin 9. Fıkrasının
durdurulmasına karar verdi. Bu fıkra aynen şu şekildeydi:
Öğretmenlerden;
a) Doktora mezunu olanlara 90
b) Tezli yüksek lisans mezunu olanlara 50
c) Tezsiz yüksek lisans mezunu olanlara 30
ç) İkinci bir dört yıllık yükseköğrenim mezunu olanlara 10
d) Uluslararası bir hakemli dergide makalesi yayımlananlara en fazla üç makale
olmak üzere her bir makale için 5
e) Ulusal bir hakemli dergide makalesi yayımlananlara en fazla üç makale olmak üzere
her bir makale için 3
f) En fazla bir adet olmak üzere başarı belgesi alanlara 3
g) En fazla bir adet olmak üzere üstün başarı belgesi alanlara 4
ğ) En fazla bir adet olmak üzere ödül alanlara 5
h) eTwining programı kapsamında sertifikası bulunanlara 15
ı) Türk Patent ve Marka Kurumundan patent tescili alanlara her bir patent
tescili için 30
i) Türk Patent ve Marka Kurumundan faydalı model tescili alanlara her bir
faydalı model tescili için 20
j) Türk Patent ve Marka Kurumundan tasarım tescili alanlara her bir tasarım
tescili için 10 hizmet puanı verilir.
Bu maddedeki ek puanlarla MEB, öğretmenin niteliğini artıracak
bir teşvik yaptığını düşünüyordu. Zira 2023 Eğitim Vizyonu’nda da vurguladığı üzere
lisansüstü eğitimi teşvik etmeyi ve geliştirmeyi hedefliyordu. Öğretmenlerin
kişisel, mesleki ve alan gelişimlerini teşvik ederek, ek puanlarla onları
motive ederek eğitim öğretim faaliyetlerinin niteliğini artırmayı arzuluyordu.
Fakat sendikaların, her birinin değişikliklerin bir yönüne odaklanarak açtığı davalar
sonuç verdi ve Danıştay yukarıdaki fıkranın uygulamasını durdurdu.
Doktora mezunlarına verilen 90 puanın çok fazla olduğuna itiraz edilebilir, 90
değil de 50 olsaydı denilebilir. Veya tezsiz yüksek lisansın parayla satın
alınan bir diplomaya dönüşmesinden dolayı 30 puan verilmesi hakkaniyete uygun
bulunmayabilir. Ya da başarı belgelerinin nesnel kriterler gözetilmeden
dağıtıldığı söylenebilir ki doğrudur. Fakat kritierlerin tamamına karşı çıkıp
iptal ettirmek, kimse kusura bakmasın ama MEB’in ferasetsizliğinin sendikaların
kifayetsizliği ile sıvanması anlamına gelmiştir.
Bir öğretmenin; alanında yetkinleşmek ve kendisini geliştirmek, hızla değişen ve dönüşen günümüz dünyasında edilgen kalmamak için emek ve zaman vererek doktora yapması hiç de kolay ve herkesin üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Uluslararası hakemli bir dergide yayınlanabilecek bir makale yazma yetkinliğine ulaşabilmek ise hiç kolay değildir. Patent kurumundan patent, model veya tasarım tescili alabilmek de emek ve yetenek isteyen zor işlerdir. Şimdi tüm bunları yapabilen öğretmenlerin ödüllendirilmesi, teşvik edilmesi, özendirilmesi neden eşitlik ilkesine aykırı veya iş barışına engel olsun? Hizmet puanının hizmet karşılığı verildiği argümanına sığınanlar, yüksek lisans veya doktora yapan bir öğretmenin bu çalışmalarının hizmetine yansımadığını, öğretmenliğine katkı sağlamadığını mı düşünüyorlar acaba?
Alanında
yüksek lisans, doktora yapan personel her kurumda maaşına katkı yapılarak ya da
hizmet puanı verilerek ödüllendirilir. Kendini geliştiren, emek veren, üreten,
çabalayan öğretmenin hiç mi farkı olmamalı? Herkesin niteliksizlikte
eşitlenmesi mi isteniyor?
İptal ettirmek için koşa koşa dava açan sendikalar eşitsizlik görmek
istiyorlarsa öğretmenlerin proje okullara direkt bakanlık kararıyla
atanabilmesine ve oradaki yandaş sendikanın müdahilliğine baksın.
Bir öğretmenin lisansüstü eğitim alması ve projeler yapmasının puanla teşvik
edilmesine itiraz edenler ve bunu eşitsiz bulanlar uzman öğretmenlik rezaletini
neden hiç gündeme getirmiyorlar acaba? 15 yıl önce sadece bir kez yapılan ve
önünde yasal bir kısıtlama olmamasına rağmen MEB’in bir daha yapmadığı uzmanlık
sınavına katılabilen 83.450 öğretmen her ay maaşına ek olarak 350 TL civarında uzmanlık
ücreti alıyor. Tek bir sınava girerek her ay 350 TL fazla maaş alınmasında ve
bu sınavın bir daha yapılmayışında bir sorun görmeyenlerin doktora yapan
öğretmene verilen ek hizmet puanını çok görmesi büyük çelişkidir.
Ayrıca söz konusu kriterlere puan verilmesini adil bulmayanlar, sadece 8. Sınıflara
ve sınav kapsamındaki derslere indirgenen DYK’lara verilen ek hizmet puanının
da adaletsiz olduğunu düşünüyorlar mı?
MEB, geçmiş yıllarda yüksek lisans veya doktora yapılması için maddi teşvik uygulardı. Mesela 2006’ya kadar yüksek lisans yapan öğretmenlerin ek dersi yüzde 25 artırımlı, doktora yapanlarınki yüzde 40 artırımlı olurdu ve yüksek yapmak özür grubu ataması kapsamındaydı. Şimdi bunların hemen hiçbiri olmadığı gibi verilen ek puan teşviği bile çok görülerek iptal ettiriliyor. Sonuç olarak sendikalar ve Danıştay öğretmene şunu demiş olmuyor mu? “Sen memursun, haddini bil otur oturduğun yerde, dersine gir çık fazlasına meyletme.”
Kaldı ki burada hukuk kurallarının bireylere sağladığı güvence ihlal edilmiş, kazanılmış hakkın korunması ilkesi göz ardı edilmiştir. Binlerce öğretmene doktora, makale veya etwining sertifikası gibi nedenlerle verilen puanlar geri alındı. Fakat Danıştay yürütmeyi durdurana kadar geçen süreçte 2020 Ağustos il dışı ve eş durumu tayinlerinde ve 2021 Ocak ayı eş durumu tayinlerinde öğretmenler bu kriterlerden elde ettikleri puanlardan yararlandılar. Dolayısıyla bu yıl tayin hakkı doğanlar kazanılmış haklarını kullanamadıkları için mağdur edilmiş oldu. Fakat Danıştay kararını hemen uygulamaya koyan MEB, yeni bir düzenleme yapma gereği bile duymadı. Özgür Eğitim-Sen olarak MEB’e söz konusu öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi çağrısında bulunuyoruz. Hakkın değil de çoğunluğun sesi olan birtakım sendikaları kışkırtan kriterlerde adalet ve hakkaniyete uygun yeni düzenlemelerin yapılarak müktesep hakların hak sahiplerine tekrar iade edilmesini istiyoruz.
Bekir Birbiçer / Özgür Eğitim-Sen MYK Üyesi