MEB, Önlük ve Acı Gerçekler!
Türkiye derin bir ekonomik krizin içinde can çekişiyor, öğretmenler sosyal-ekonomik yönden sistematik şekilde yoksullaştırılıyor ve yeni eğitim-öğretim dönemi kronik sorunların cenderesinde açılıyor. Gelgelelim eğitim-öğretim işleriyle yükümlü bakanlık ve bakan ise bu şartlar içerisinde önlük mevzusunu öne çıkarmayı daha makul bir iş olarak gördüler. Eğitimin tüm göstergeleriyle alarm zilleri çaldığı ve öğretmenlerin bakanlık eliyle itibarsızlaştığı bir eşikte üstelik “öğretmenler odası buluşmaları”ndan ilham alındığını belirterek öğretmenlerin önlük giymesinin teşvik edilmesini ülkemizin konuşulmaya değer bir eğitim-öğretim mevzusu olarak düşünmek, görmek, değerlendirmek vahimdir, akla ziyandır. Eğitimciler başta olmak üzere bu ülkeyi alenen tahkir etmektir.
Tektipçilikten bu kadar çekmiş bir ülkenin döne dolaşa teşvik edilecek şeyin bir üniforma olmasında karar kılması akıl tutulması değil midir? Öğretmenlerin kıyafet sorunu diye bir sorun mu var ülkemizde? Giyinmeyi mi bilmiyorlar öğretmenler? En az lisans düzeyinde eğitim almış bu gelişmiş insan kaynağı estetik bir beğeniden mi yoksun? Ne demek öğretmenlerin beyaz önlük giymeleri konusunda valiliklerin gerekeni yapması? Valiliklerin işi gücü yok mu? Ülkemizin enerjisini harcayacağı anlamlı, makul bir işi mi kalmadı?
2023 Türkiye’sinde valilik takibiyle teşvik edilecek(!) uygulamanın önlük olmasına mı yanalım, bu teklifin bizatihi Milli Eğitim Bakanından geliyor olmasına mı kahırlanalım? Mevzu ne? Neyi arıyoruz? Bulduğumuz çözüm nedir? Neyin çözümüdür bu? MEB’de öğretmen kıyafetine ilişkin böyle bir problem başlığı mı vardı? Bu yönde bir arayış, beklenti, tartışma mı vardı MEB işe el koydu? Mahreminde sakladığı ‘hokus pokusvari’ çözümlerinden birisiyle imdadımıza yetişti. Ne oluyor Allah aşkına?
Öğretmenin toplumsal itibarı bağlamında yapılacak çalışmaların hangisinde bugüne değin ‘öğretmen önlüğü’ çözüm olarak dile gelmiş? MEB’in kurumsal hafızasında veya eğitim sistemimizin çözüm repertuarında böyle bir başlık var mı varsa kaçıncı sırada? Öğretmenin toplumsal itibarını dert ediniyorsanız öncelikle el atacağınız iki temel nokta var: Öğretmenin mali durumu ile özlük hakları. Toplumsal itibar; kimi hangi laflarla gaza getirdiğinizle değil kime ne tür muamelede bulunduğunuzla ililntili. Hakları, çalışma koşulları, ilişki ağı, siz ne derseniz deyin, zaten gereken mesajı öğretmenin kendisi dahil heryere/herkese veriyor.
Açık konuşalım, bu dil, bu ilişki kandırmaca üzerine kurulu.
Herkes ‘mış gibi yaparak’ vaziyeti kurtarıyor.
Kurulduğu günden bu yana sistemdeki kandırmacaya dikkatleri çeken Özgür Eğitim-Sen olarak tekrar uyarıyoruz:
Bu dil ve ilişki eğitimin sorunlarını çözemez!
Bu dilin ve ilişkinin eğitimin sorunlarını çözmek gibi bir derdi de yoktur!
Bu dil ve bu ilişki ciddiyetten yoksun öncelikle.
Daha da vahimi önlük gibi gündemler eğitimin-öğretimin, öğretmenin içler acısı haline çekilen devasa bir örtü.
Bakanlık ve bakan sorunları çözmek yerine görünmez kılmak için çabalıyor!
İşi sulandırıyorlar, suyu bulandırıyorlar.
Acı ama gerçek bu!
Abdulbaki DEĞER
Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı