Özgür Eğitim-Sen

Online Gençler Çevrimdışı Yetişkinler

10.04.2022
A+
A-
Online Gençler Çevrimdışı Yetişkinler
Paylaşın

Eğitimci-Yazar Bekir Birbiçer, Ali Aydın’ın yeni çıkan kitabını değerlendirdi.

“Geçmişin ezberinin bozulduğu, kesinliğin kaybolduğu, modern yapıların aşınarak postmodern bir çözülüşün yaşandığı, gösterge anarşisinin yayılarak izinin sürülemez bir hâl aldığı, gerçekliğin buharlaştığı buna mukabil binlerce yeni gerçekliğin türediği, asıl ve kopyanın seçilemediği bir zamanda yaşıyoruz.”

“Bir Simülakr Olarak Eğitim ve Teknoloji Fetişizmi” başlıklı yazıya bu cümlelerle giriş yapan Ali Aydın, bu çarpıcı yazının da yer aldığı yeni çıkan kitabı “Online Gençler Çevrimdışı Yetişkinler” de zorunlu, tek tip ve kitlesel eğitim sistemini merkeze alarak, asıl ile kopyanın seçilemediği bu çözülüş zamanlarının yapısal bir eleştirisini gerçekleştiriyor.
Yaşanan trajediyi kavramaktan aciz, ufuksuz ve yüzeysel eğitim tartışmalarıyla maruf, sosyolojik patinajla iktifa edilen memlekette geleceğin önüne örülen tel örgüleri, dikenli çitleri ifşa etme çabasına girişiyor.

“Eski dünyadan kalma bir korkuluk” olarak nitelediği eğitim sisteminin bizzat kendisini hedef alarak yapısal sorunlara işaret ediyor, eleştirilerini çok güçlü argümanlarla sıralıyor. Farklı olan itirazların görmezden gelindiği ve sessizliğe verilerek kısıldığı bir vasatta sistemin sorunlu ontolojisine dikkat çekiyor; kolektif bir ihmale ve kayıtsızlığa terk edilmiş sisteme dair kolektif bir farkındalık çağrısı yapmaya çalışıyor, bir anlamda kazmayı nereye vuracağımıza işaret ediyor.
Sistemin çeşitli yönlerini eleştirse de mevcut varlığının devamı için mistik bir mıknatısın etkisinde altında olan kamuoyunu, zorunlu-kitlesel eğitim sisteminin tüm boyutlarıyla arkaik bir yapı olduğuna ikna etmeye çabalıyor.

Eğitimcilerin, siyasetçilerin, sendikaların, müteşebbislerin ve sair kanaat önderlerinin, sistemin sadece pratik sorunları ve çıktılarıyla meşgul olmasını, sahibinin evi hırsızlarca talan edilirken bekçi köpeğinin huzur içinde önüne atılan bir parça eti kemirmesi gibi bir meselle izah eden yazar; zihinsel bir çölleşmenin ve kültürel manada bir çeşit kargoculuğun yaşandığı bir tıkanıklıkta sarsmaya ve sorgulatmaya çalışıyor.

Belki de hiç olmadığı kadar fazla sayıda yayının çıktığı ancak bu yayınların kâğıt ve mürekkep israfı olmaktan kurtulamadığı akademi dünyasında ezberleri terennüm edilip derlemeciliğin önüne geçilemezken Ali Aydın sadece var olanı betimlemekle yetinmiyor; sorguluyor, eleştiriyor, tartışıyor, açıklıyor. Yeryüzü cennetinin ideal insanını topluma kazandırma idealiyle ortaya çıkan sistemin, ürettiği sorunları ve genç kuşakların hayatına somut yansımalarını etkili örneklerle açıklıyor.

Gerçekle oynanan köşe kapmaca oyunundan artık vazgeçmeye ve köklü bir muhasebeye çağırıyor.

Gösteri çağının büyüsünü bozmak için eserler veren yerli yabancı düşünürlerden alıntılanan etkili epigraflarla giriş yaparak güçlendirdiği yazılarda, okurlarına pek çok konuda önemli bilgiler de vererek hızlandırılmış bir beyin fırtınası yaptırmayı ve sorgulatmayı hedefliyor.

Yer yer sükûnetli yer yer kışkırtıcı ve öfkeli bir üsluba yönelen yazarın umudu elden bırakmadığı gözden kaçmıyor. Umutsuzluğun, suskunluk ve teslimiyetin toprağında boy vereceğini düşünen yazar, “Mevcudu inşâ vizyonuyla didikleyecek nazarlar” olduğu müddetçe umudun var olacağını dile getiriyor. Ancak yazarın umut olarak gördüğü eleştiri; evcilleştirilmiş, bakış açısı dar, ufku sınırlı eleştiriden ziyade ideolojik-politik blokajlardan sıyrılmış, geniş bir perspektiften yapılan okumalara yaslanarak cesur ve özgüvenli bir dille sahip olan eleştiri ki eserinde bu eleştiri tarzını kullanarak kendisini tek ve mutlak hakikat olarak sunan egemen kuramsal yaklaşımı berhava ediyor.

Kitlesel-zorunlu eğitimin “kritik ve varoluşsal” bir krize girdiği, kültürün öldürülerek mumyalandığı, “anlam”ın ve “değer”lerin doymak bilmez bir sünger tarafından emildiği, çocuklarımızın acımasız bir hayatta karşılaşacakları tüm zorluklara karşı savunmasız bırakıldıkları bir gerçeklikte Ali Aydın tüm bu gerçeklerin altını çiziyor; “Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir ülkede” cesur bir üslupla mevcut sistemin ürettiği hal ve gidişatın çarklarına çomak sokma girişiminde bulunuyor.

Güçlü bir giriş yazısı ve altı bölümden oluşan çalışmada modern eğitim sisteminin tarihi serencamı, amaçları, ürettiği şiddet, sistem hakkında üretilen hurafeler ve zorunlu din eğitimi ele alınıyor. Son bölümde ise  “Katı olan her şeyin buharlaştığı” postmodern zamanlara ve post-truth çağına dair ufuk turu attırılıyor. Kitabın en etkili kısımlarından olan “Sahrada Vaha Ummak” başlıklı bölümde zorunlu din eğitimi ele alınarak alana ait sorgusuz-sualsiz kabuller paçavraya çevriliyor, son ve en çarpıcı bölüm olan “Online Zamanlar”da ise yaşanan gerçekliğin fark edilmeyen farklı tezahürleri zihinsel ataletle uyuşmuş zihinleri uykudan uyandıracak nitelikte güçlü yaklaşımlarla ele alınıyor.

Ali Aydın, elden bırakmadan ilgiyle okunan, yaşanan ucubeliğe isim koyan, ufuk açan ve ezberlere müdahale eden bir kitap yazmış.  Açık ve anlaşılır anlatı, sosyolojik ve felsefi tartışmaların yapıldığı zor bir çalışmayı kolay okunur kılmış.

Kutsallık atfedilerek tartışma dışı bırakılan eğitim sistemi ve işleyişinin yanı sıra çağa ait yakıcı soruları gündemleştiren Ali Aydın’ın, sistemin ana mantık ve felsefesine dair sorgulamalar yapan bu çalışmasının; cesareti olmayıp susanlara, konfor alanlarında başlarını kuma gömüp keyif çatanlara örnek olmasını diliyor, değerli çalışmasından dolayı Ali Aydın’ı tebrik ediyorum.

Bekir Birbiçer

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Whatsapp Destek
1
Whatsapp Destek Hattı
Üyelik işlemleri için Whatsapp iletişim hattımız