Özgür Eğitim-Sen

Özgür Eğitim-Sen Soruyor

26.01.2017
A+
A-
Özgür Eğitim-Sen Soruyor
Paylaşın

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakan İsmet Yılmaz tarafından bir basın toplantısı ile görüş, öneri ve eleştirileri almak için askıya çıkarıldığı ilan edilen “yeni müfredat taslağı”, tartışma yaratmaya devam ediyor.

 

 

Eğitim sistemini, kurgusunu, içeriğini, amaçlılığını ve karşı karşıya kalınan yeni açmazlara cevap üretmek konusunda mevcut konumlandırılışının beyhudeliğini ısrarla tartışmaya açan Türkiyede’ki tek eğitim sendikası olan Özgür Eğitim-Sen, “yeni müfredat” taslağı ile ilgili bir değerlendirme toplantısı yaptı. Toplantıda gündeme gelen konulardan birisi de İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin taslağıydı. Taslağın mevcudu olduğu gibi koruduğu tespiti yapıldıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığına ivedi bir biçimde bu tespitin iletilmesi kararlaştırıldı.  

 

Tarihçi Mustafa Armağan da aynı ders ile ilgili benzer bir tespiti köşesine taşıdı.

 

“Yeni tarih müfredatı”nda eski hamam eski tas, başlıklı yazısında Armağan, “…web sitesindeki metinleri okuyunca değişikliklerin makyajdan öteye geçemediğini üzülerek müşahede ettim.” dedikten sonra öğretim programında yer alan “TC Devleti için çok önemli olan Atatürk ilke ve inkılaplarını bilen, özümseyen ve devamlılığını sağlamayı amaçlayan öğrenciler yetiştirilmesi ciddiyetle ele alınması gereken bir durumdur." ifadeyi okuyucuları ile paylaştı.

 

Yeni müfredat taslağının beklentileri karşılayıp karşılayamaması ayrı bir bahis; lakin müfredata ilişkin beklentileri de tartışmak durumundayız. Öyle ki beklentiler konuyla kimin nasıl bir alaka ya da alakasızlık içinde olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyor.

 

Maalesef eğitim ile ilgili bir tartışmamız yok. Türkiye’de “Maarif Davası” diyen son mütefekkir 1975’te öldü. Okulun ve eğitim kurumlarının son 150 yıllık “sağduyuya dayanmayan tutarlılık” içinde olmalarına bakıp ebede giden bir çizgide hep varolacaklarını varsayan bir sığlık ile karşı karşıyayız.

 

Bir kurum olarak Milli Eğitim Bakanlığının tek başına 20 milyon çocuk için tek bir müfredatı belirleyebileceğini sorgulamayan bir zihin ile “yeni müfredat taslağı” ne kadar sorgulanabilir? 

 

Yeni teknolojilerin, alt-üst olan düzensiz, yıkıcı sosyalliğin ve birer meydan okuma ile karşımızda beliriveren yeni durumun yarattığı tüm travmaları okul gibi zaten başından beri kurgusu ve amaçlılığı ile sorunlu olan bir yapı üzerinden tedavi edebileceğimizi sanıyoruz. Bu “hurafe”yi  sorgulayanları duymuyoruz, duymak bile istemiyoruz. Yakıcı sorunlarımızın en başında bu var. 

 

“Açık müfredat” kenarından köşesinden o da Milli Eğitim Bakanlığı, “Ben yeni bir müfredat taslağı hazırladım.”, dediği için konuşuluyor.

 

Oysaki okulda sadece açık müfredat işlemiyor!

 

Okulun bir sistem olarak asıl amaçlarının etkili bir biçimde gerçekleşmesine hizmet eden “gizli müfredat”tır. Okulda kurulan ilişki biçiminden zaman-mekân düzenlemesine, tören ve ritüellerinden öne çıkardıklarına ve geride bıraktıklarına kadar her şeyi içeren “gizli, örtük müfredat”  ünitelendirilip ders olarak okutulmaz. Tüm eğitim-öğretim sürecinde zamana yayılarak rutinleşir. Böylece kendini görünmez kılar.

 

Bunun sözünü eden var mı? İşittiniz mi hiç?  

 

“Bizde mektep toplum ahlakını bozuyor” diyen Ziya Gökalp’e bu cümleyi kurduranın ne olduğunu hiç mi merak etmeyeceğiz?

 

Ziya Gökalp’in ölümünden iki yıl sonra dünyaya gelen tavizsiz bir okul eleştirmeni Ivan Illich’in “Okulların artışı silahların artışında olduğu denli yıkıcıdır.” tespitini hiç mi tefekkür etmeyeceğiz?

 

Dünyanın son 30-40 yıl içerisinde radikal bir dönüşüm geçirdiği muhakkak. Gündelik hayatın kılcallarında çözülmeden asılı duran urlaşmış kaç problemle yaşıyoruz. Aile, temelinden ev kolonlarından, kirşlerinden sarsılıyor. Mahalleler çoktan site oldu. Yeni durum yeni riskler yeni meydan okumalarla geliyor. Kayıp giden şeylere bakıp “değerler eğitimi” diye zıplayanlar mevcut okul düzeninde ve düzeneğinde hangi değeri bulacaklarını umuyorlar?

 

Tüm nöbetçiler firar etmiş, tüm tutamaklar geriye çekilmiş ise “diploma dağıtım merkezi” statüsüne indirgenen günümüz okulunun neyin nöbetini tutacağını sanıyoruz?

 

Bunları hiç hesaba katmadan kaç tane “yeni müfredat” yazsak işimizi görür? 

 

 

Ali Aydın

Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Whatsapp Destek
1
Whatsapp Destek Hattı
Üyelik işlemleri için Whatsapp iletişim hattımız