Kamuda Tasarrufun Sadece Adı Var!
“Kamuda Tasarruf Dönemi Başlıyor” manşetleriyle sunulan tasarruf paketi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı. Büyük bir beklentiyle açıklanan tasarruf tedbirlerinin tek tek maddelerine baktığımızda göz boyamaya yönelik, dostlar alışverişte görsün kabilinden tedbirler olduğu açıkça görülüyor.
Hükümetin 2024 yılı merkezi yönetim bütçe açığı tahmini 2.7 trilyon TL iken, Bakan’ın açıkladığı tasarruf tedbirlerinden 100 milyar TL tasarruf edilmesi hedefleniyor. 100 milyar liranın yaklaşık 3 milyar dolara tekabül ettiği düşünüldüğünde açıklanan paketin ne kadar göstermelik ve halka kesilen ve daha da kesilecek olan acı reçetenin yanında “Bakın biz de elimizi taşın altına koyuyoruz.” mesajı vermeye yönelik olduğu anlaşılacaktır.
Tasarruf edileceği belirtilen kalemlere baktığımızda Mehmet Şimşek’in beş yıl önce devasa bütçenin içinde çerez parası dediği kalemlerin ötesine geçilemediğini görüyoruz. Öyle gözüküyor ki devlet çerez parasına muhtaç hale düşürülmüş.
Bu muhtaçlık hali aşikar olmakla birlikte maliye yönetiminin, bütçenin kara deliği olan ana konulara hiç girmediğini görüyoruz.
Yap-işlet-devret modeli ile geçiş garantisi verilen köprü, otoyol, havalimanları ve hasta garantili hastaneler için 2024 yılı bütçesinden 73 milyar 830 milyon TL ödenmesi öngörülüyor. Yani sadece düpedüz soyguna dönüşen garanti ödemeler yeniden düzenlense üç yılda yapılacak tasarrufa yakın para çıkmayacak devlet kasasından.
Devletin yüzde 49 payı olduğu için Sayıştay denetiminden muaf tutulan bütçenin kara deliği mahiyetindeki kamu-özel işbirliği projeleri ile ilgili tek cümle kurulmuyor. Oysa milyar dolarlar bu yolla denetim dışı tutuluyor.
Tasarruf paketinde, yolsuzluk ve israfın ana kaynağı olan davet usulüyle yapılan ihaleye dair de Kamu İhale Yasası’nda bir değişikliğe gidileceğine dair de herhangi bir şey belirtilmiyor.
Mehmet Şimşek’in “Ak Parti hükümetlerinin en önemli özelliği mali disiplindir.” gibi trajikomik bir cümleyle başlayarak yaptığı sunumda; yıllardır yağmalanan, yandaşlara peşkeş çekilen kamu kaynaklarından, dev şirketlerin elli yıl ertelenen veya komple affedilen vergi borçlarından söz edilmiyor.
Aynı şekilde bir memur kadar dahi vergi ödemeyen holdinglerden, paralel hazine uygulaması olan Varlık Fonu harcamalarından veya özel hesap, özel ödenek, fon gibi denetimsiz harcamalardan kesinlikle bahsedilmiyor.
Kurumlar vergisini kademeli olarak düşürerek şirketleri, holdingleri rahatlatırken, dolaylı vergileri artırarak veya gelir vergisini artırımlı alarak çalışanı vergi yükü altında ezen maliye yönetiminden bu başlıkları gündemine almasını beklemek safdillik olacaktır.
Garibanın parasıyla zengini fonlayan ekonomi yönetimi, devlet bütçesini kemiren yüzlerce kara deliği görmezden gelerek çarenin çalışanların servisini kaldırmakta olduğunu söylüyor.
Zülfü yâre dokunması muhtemel tüm konuları “zorunlu haller dışında” ibaresiyle kapsam dışı bırakan paket, kamuya yeni personel alımını emekli olan kamu görevlisi sayısı ile sınırlandırıyor.
Bütçe açığını da enflasyonu da memura verilen enflasyon farkı mahiyetindeki maaş artışına bağlayan, kamu çalışanına ve emekliye fazla artış yapmamak için enflasyonu kasıtlı olarak yanlış açıklayan bir yönetim anlayışından ancak bu düzeyde bir tasarruf tedbiri beklenebilirdi.
Sözün özü, göstermelik bir tasarruf paketi açıklanmıştır. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin israfla da yolsuzlukla da mücadele etme gibi bir derdi olmadığı anlaşılmıştır. Bu paket temmuz ayı itibariyle gelecek asıl acı reçeteler öncesi halkın gözünü boyamak amaçlı hazırlanmıştır. Esas fatura yine sabit gelirli çalışana, memura ve emekliye kesilecek, kötü ekonomi yönetiminin vebali krizden en çok etkilenenlere ödetilecektir.
Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu