Cevaplarımız var ama ortada soru yok!

Abdulbaki Değer
Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı Tüm Yazıları
01.12.2018
A+
A-
Paylaşın

MEB geçen gün Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisinin ‘2018 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) Merkezi Sınavla Yerleşen Öğrencilerin Performansı’ başlıklı üçüncü raporunu açıkladı. Geçen yıl gerçekleştirilen sınava ilişkin istatistiki verilerin yer aldığı rapor, yerleşen öğrencilerin verilerini dikkate almış. Bu öğrencilerin puan ortalaması, test başarıları, hangi testte kaç sorunun boş bırakıldığı, öğrencilerin geldikleri okul ve türü, öğrencilerin yerleştikleri okul ve türü gibi verilerin yer aldığı raporda aynı zamanda kızların erkeklerden matematik hariç, daha başarılı olduğu, anne-baba eğitiminin öğrenci başarısında belirgin şekilde fark oluşturduğu dile getiriliyor. Bu verilerden hareketle sınavın niteliğinin iyileştirilmesi için iki öneriye yer verilerek rapor tamamlanmış: Matematik ve Fen Bilimleri testindeki boş bırakılan soru sayısı dikkate alınarak cevaplama süresinin 60 dakikadan 80 dakikaya çıkarılması önerilmiş. İkinci öneri ise OBP’nin (okul başarı puanı) sınav puanına dahil edilmesidir.
İstatistiki verilerin kendi başına bir anlamı yok şüphesiz. Hatta gerçekliğin bu tür veriler üzerinden pek âlâ çarpıtılabileceğini, ters yüz edilebileceğini biliyoruz. O nedenle bu tür verilerde nereye niçin baktığımız önemli. Önümüze serilen verilerden hareketle ne çıkaracağımız önemli. Rapordan ve rapora gelen ilk tepkilerden anladığımız kadarıyla MEB bakılması ve görülmesi gereken yerleri tespit etmiş, çıkarması gereken dersleri çıkarmış: Matematik ve Fen Bilimlerinde sınav süresini 60 dakikadan 80 dakikaya çıkaracak, OBP’nı sınav puanına dahil edecek. Kamuoyu ise işin biraz daha magazinsel sansayonel yönleriyle meşgul: Kızlar erkeklerden daha başarılı, velinin eğitim seviyesi öğrenci başarısında önemli vs. 

Haksızlık etmek istemiyorum, raporda bir anlamda sınırlılıklarını belirtmiş, ancak zorunlu eğitim sistemimiz içerisinde çok önemli bir yer işgal eden LGS’ye ilişkin hazırlanacak raporun biraz da ciddi, yapısal ve kapsayıcı olması gerekmez mi? Örneğin daha bir yıl önce sistem değişikliğine giderken yani bu yeni sistemi getirirken kullandığımız gerekçelerin ne oranda karşılık bulduğuna bakmamız gerekmez miydi? Ne denmişti? Herkes istediği okula yerleşecek, sosyal-kültürel etkinlikler artacak, sınav baskısı azalacak, öğrencilerin eleştirel düşünmeleri sağlanacak, yorumlama becerileri artacak, servis sorunu(!) çözülecek vs. Getirdiğimiz yeni sistemle bu iddiaların hangisinde önceki dönemlere nazaran anlamlı bir farklılık oluştu? Hangi iddiamızı gerçekleştirdik? Onun cevabı ne raporda var, ne MEB hatırlıyor bu iddiaları, ne de ‘Böyle şeyler vaat etmiştiniz, hani nerede?’ diyecek bir eğitim kamoyu var. Onlar, keyfe keder getirilecek yeni bir uygulamanın dolgu malzemesiydi. Görevlerini ifa ettiler, olası bir sistem değişikliğinde yeniden sahne almak için kenarda bekletiliyorlar. Bu raporda izaha muhtaç ham verilere ancak olumlu, işler iyi gidiyor algısı oluşturacak şekilde seçilen verilere yer verilmiş. Veriler sınav üzerinden kayıt yaptıran 125 bin 900 öğrenciye ait. Oysa sınava giren öğrenci sayısı 971 bin 657 kişi. LGS sistemine ilişkin bütüncül ve anlamlı bir fotoğraf tüm bu öğrencileri kapsayan bir şekilde çekilmeliydi. Hatta daha anlamlı bir fotoğrafın çekimi, sadece sınava giren değil, geçen yıl 8. sınıftan mezun olan 1 milyon 192 bin 799 kişiyi kapsamayı gerektiriyor. Sınava girmeyenlerin okul başarı puanları, sınava girmeme gerekçeleri neydi? Sınava girip yerleşemeyenlerin vaziyeti nasıl? 

Soruları çoğaltmak mümkün ve de çoğaltmak lazım. Ancak bu rapor vesilesiyle altını çizmek istediğim husus şu: Biz sınavı niye yapıyoruz, hangi gerekçelerle yapıyoruz, hangi gerekçelerle yaptığımızı söylüyoruz, söylediğimiz ile yaptığımız arasında bir uyum var mı? Ve son olarak hazırlayıp kamuoyuna açıkladığımız rapor bu bağlam içerisinde nereye oturuyor? Rapor LGS verileri üzerinden iki öneride bulunmuştu. Sayısal testin cevap süresini uzatmak ve rapordaki ifadeyle ‘öğrencilerin başarı sıraları üzerinde büyük değişiklik oluşturmadığı görülen OBP’nin merkezi sınav puanına’ eklemek. İyi de sayısal testindeki cevap süresini uzatıp boş bırakılan soru sayısı azaldığında gerçekleşen şeyden ne anlamamız gerekiyor? Veya başarı sırası üzerinde anlamlı bir değişiklik oluşturmayan OBP’yi merkezi sınav puanına eklediğimizde ne olmuş olacak? Cevap diye ürettiğimiz eften püften şeyler yerine keşke anlamlı sorularımız olsa!

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Whatsapp Destek
1
Whatsapp Destek Hattı
Üyelik işlemleri için Whatsapp iletişim hattımız