Devlet Dev Şirketlerden Neden Vergi Almıyor?
Bir toplumda adaletin ve gelişmişliğin en temel göstergelerinden biri vergi sistemidir. Eğer bir devlet topladığı vergilerin yüzde 65,5’ini dolaylı vergilerden, yüzde 34,5’ni dolaysız vergilerden topluyorsa o toplumda adalet rafa kalkmış ve o devlet yağmalanan bir çiftliğe çevrilmiş demektir.
Son günlerde, üç yıldır hiç vergi ödemeyen dev şirketlerin listeleri çarşaf çarşaf yayımlanınca Türkiye’de zenginlerin vergi ödemediği, vergi yükünün tüm ağırlığının sabit gelirlinin sırtına yüklendiği net olarak ortaya çıkmış oldu. Deneysel ekonomi yönetiminin ağır faturasını asgari ücretliye, emekliye, memura kesen hükümetin, sadece 2023 yılında devasa karlar eden büyük şirketlerden affettiği vergilerin toplamı 660 milyar lirayı buluyor. Aynı şekilde bu yılın ilk altı ayında tahakkuk ettirip tahsilatını yapamadığı cezaların tutarı 577 milyar liraya ulaşıyor.
2002’den bu yana 13 kez vergi affı çıkarılan ülkede yandaş şirketler vergiden muaf tutuluyor veya bu şirketlerin borçları öteleniyor. Çare dolaylı vergilerde aranıyor. KDV, ÖTV gibi harcama üzerinden alınan dolaylı vergiler zengin-fakir herkesten alınırken kazanç veya mülkiyet üzerinden alınan dolaysız vergiler zenginlerden alınmıyor.
AK Parti hükümeti büyük yandaş şirketlerin çeşitli hilelerle vergi ödememesine göz yumuyor. Kayıt dışını denetlemiyor, büyük kazançları vergilendirmiyor. Ama motorlu taşıtlar vergisini yılda iki yerine dört kez alabiliyor.
Hükmet, söyleminin tersine çok kazanandan az, az kazanandan çok vergi alıyor. Rantiyecilerin, vurguncuların, kaçakçıların kollandığı bir gerçeklikte zengin daha zengin hale gelirken zengin ile fakir arasındaki uçurum giderek derinleşiyor. Artık ekonomik açıdan toplum çok zenginler ve çok fakirler diye ikiye bölünüyor.
Vergi yükümlülerinin sırtına asalak gibi yapışan, milyon dolarlık karlar açıklayan şirketler bir kuruş bile vergi ödemezken yüzde 60’a yakını asgari ücretle geçinmeye çalışan sabit gelirliler hem doğrudan hem de dolaylı vergilerle eziliyor. Mesela Türkiye’deki tüm motorlu araçların muayene tekelini elinde bulunduran, 15 dakikalık her araç için iki bin lira muayene ücreti alarak Merkez Bankası gibi para basan TÜVTÜRK neden üç yıldır hiç vergi ödemiyor. Neden bu şirketin 767 milyon liralık vergisi siliniyor. Bu nasıl adalet, nasıl bir vicdansızlık?
Bu adaletsiz vergi düzeneği ortada iken Hazine ve Maliye Bakanı çıkıp “2024 yılında kimse bana bir şey istemek için gelmesin, para yok.” diyebiliyor. Borcu olan zenginlerin üstüne gitmediği gibi hiç hicap duymadan refahı değil de vergiyi tabana yaymaktan bahsedebiliyor. Ekonomi yönetimi günü kurtaracak önlemlerle, yeni vergiler icat ederek, verginin de vergisini alarak yani alt ve orta sınıfın üstüne çullanarak ekonomiyi düze çıkarma hayaline sığınıyor, kolaycılığa kaçıyor.
Vergi muafiyetleri, vergi indirimleri getirilen üst sınıflar hacimsiz biçimde zenginleştiriliyor. Vergi afları ve yatırım teşvikleriyle semirmeleri sağlanan zengin sınıfın servet ve refahı her geçen gün yükseltiliyor. Yarattıkları ekonomik krizin bedelini ödeyen dar gelirli alt ve orta sınıfların ise her geçen gün alım gücü eriyor. 2019’da asgari ücretin bir buçuk katı maaş alan emekli bugün neredeyse asgari ücretin yarısını kazanabiliyor.
Devlet ağır, eşitliksiz ve adaletsiz vergilerle dar gelirliyi nefes alamaz duruma getirdi. Sadece almayı biliyor. En düşük emekli maaşına yaptığı iki bin beş yüz liralık artışı müjde olarak sunarken aslında tüm emeklileri en düşük emekli maaşında eşitleme niyetini perdeliyor. Hükümet, zenginin yanında durup fakire savaş açıyor. Kötü ekonomi yönetimiyle otoriterleşme birbirini üreterek artık takati kalmayan halkı eziyor. Ülkede hem ekonomik hem de sosyokültürel bir kıtlık yaşanıyor fakat bedel ödemesi gerekenler pervasız biçimde ekabirleşip Karunlaşıyor.
Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu