Hükümet diyor ki: Sefalete mahkûmsunuz hepiniz!

Yaşadığımız ekonomik kriz derinleşmekte sınır tanımıyor. Ocak ayında en düşük emekli aylığı 3500 TL’den 5500 TL’ye çıkarılmıştı. Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “müjde”siyle 7.500 TL’ye çıkarıldı. Böylece en düşük emekli aylığına toplamda yüzde 115 oranında artış yapılmış oldu.

Hükümet yeni teklifinde diğer emeklilerin maaşlarında herhangi bir düzeltmeye yer verilmedi. Kriz derinleşirken krizle bu şekilde baş etme çabası iyice sapla samanı birbirine karıştırıyor.  Örneğin 3600 en düşük prim gün sayısı ile emekli olanla 9000 tavan prim gün sayısı ile emekli olanın maaşlarının birbirine neredeyse denk olacak kadar yaklaştırılması büyük adaletsizlikleri de beraberinde getiriyor. Hükümet vergi ve ceza aflarıyla vergisini, cezasını vaktinde ödeyenleri cezalandırdığı gibi sadece en düşük emekli maaşına zam yaparak yüksek prim ödeyenler cezalandırılmaktadır.

Mart ayı içinde en düşük emekli maaşına yapılan bu yüzde 36 oranındaki zammın tüm emeklilerin ve kamu çalışanlarının maaşlarına yapılması gerekmektedir. En düşük emeli aylığı toplamda yüzde 115 oranında artırılırken aynı dönem içinde asgari ücret yüzde 54, memur maaşları ise yüzde 30 oranında artırıldı. Bu üç gelir grubu farklı ülkelerde yaşamadığına göre bu eşitsizlik ve adaletsizlik nasıl izah edilecektir?

Çalışanlar asgari ücrette eşitlenirken emeklileri de en düşük emekli maaşında eşitlemek midir adil olan? Açlık sınırı (dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı) şu an 9 bin 425 TL. Çalışan bir memur zar zor 10 bin TL. maaş alıyor, emeklilerimizin maaşı da son üç aydaki düzenlemelerle 7 bin 500 TL’ye çıkarıldı.  Rakamlar ibretlik. Türkiye’de çalışanların sefalete mahkûm edildiğinin göstergesi. Diğer yandan çalışanların ve emeklilerin ücret politikası bu düzenlemelerle iyice görülüyor ki ne akla ne de hakkaniyete dayandırılıyor. Emekli ile çalışanın ücreti aynı, 9 bin gün prim ödeyenle 3600 gün prim ödeyenin ücreti de aynı. Böyle bir sistem olmaz, böyle bir düzen olmaz, böyle bir ücret politikası olmaz.

Hükümet enflasyonla mücadele etmiyor. Hayat pahalılığını dindirmek ve alım gücünü yükseltmek gibi bir çaba içinde değil. Bunun yerine sefalet çukurunun en dibinde yaşayanlara biraz kaynak aktarark sefalet havuzunda yeni bir paylaşım yapıyor. Sefalet havuzu büyüyor, sefaletteki nüfus artıyor. Sefaleti doğuran, büyüten, kalıcılaştıran yapı tahkim ediliyor.

Özgür Eğitim-Sen olarak hükümete sesleniyoruz;
Kamu emekçileri yoksulluk sınırının yarısından bile düşük ücretlerle çalışıyor. Milyonlarca memur ve memur emeklisini büyük bir geçim sıkıntısı içine soktunuz.  Konu her açıldığında, “Enflasyona asla ezdirmedik!” dediğiniz memurun maaşı enflasyona yenik düştü, yüzde yüze yakın eridi. Halep oradaysa arşın burada!. Sizi aklıselime ve adil olmaya davet ediyoruz.  En düşük maaş alan emekliler dahil tüm emekli ve kamu çalışanlarını kapsayan hakkaniyete, adalete uygun insan onuruna yaraşır bir ücret artışı bekliyoruz. Hemen şimdi!

Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu