MEB ÖNÜNDE ÖZÜR GRUBU ATAMA EYLEMİ

 

 

 

Milli Eğitim Bakanlığı önünde özür grubu atama mağduru öğretmenlerin çağrısıyla bir eylem düzenlendi. Eylemde Genel Başkanımız bir konuşma yaptı. Anadolu Eğitim-Sen Genel Başkanı Cansel Güven, TES Genel Başkan Yardımcısı Musa Akkuş da eylemde konuşmalar yaptılar.

 

GENEL BAŞKANIMIZIN KONUŞMASINDAN KESİTLER

 

Değerli eğitim çalışanları ve basın mensupları. Eğitim camiası tarihimizin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. Hükümet ve bakanlık acımasız politikalarıyla üzerimize geliyor. İlk iki döneminde Başbakan Erdoğan ve Bakanları öğretmenlerinin ellerini öpüyor ve bol bol öğretmenlik üzerine yüceltici sözler ediyorlardı. Ancak üçüncü dönemlerinde bir hal oldu. Başbakan öğretmenlik mesleğini diğer memur meslekleriyle eşleyerek manevi değerini sıradanlaştırmaya çalıştı. Sorarım sizlere kendine yıllar önce evinin tapusunu veren tapu memuruna gidip “ben sizden yıllarca önce ev tapumu almıştım verin elinizi öpeyim” diyen birine şahit oldunuz mu? Ama başbakan da bakanları da öğretmenlerinin elini öpen pozlar verdiler kamuoyuna. Ama ne olduysa üçüncü dönem söylem hem Başbakanın ağzında hem Bakanının ağzında bir anda değişiverdi. Aşağılamalar, itibarsızlaştırmalar, tehditler peşi sıra geldi.

 

Değerli arkadaşlar sizlere şunu ifade etmek isterim ki Başbakan ve Bakanının gücü bizlerin itibarını düşürmeye yetmez. On iki dev adam sloganı vardı, basketbolcular için kullanılan, onlar iyi sporculardı tebrik ederiz. Ama bu ülkenin gerçek dev adamları sizlersiniz. Bu ülkenin yedi yüz bin çalışanıyla dev adamı eğitim çalışanlarıdır. Bu ülke ekonomik açıdan bir yerlere geldiyse, kültürel açıdan bir yerlere geldiyse, özgürlükler açısından bir yerlere geldiyse bu siz dev adamların eseridir. Ali Babacan bir konuşmasında Türkiye’yi ekonomik olarak gelişmiş ülkeler arasında ilk beş sokmak istiyorsak eğitimde ciddi reformlar yapmalıyız diyordu ve bugün on altıncı büyük ekonomiye sahip olmayı da başarı olarak belirtiyordu. Ekonomik kalkınmada eğitim belirleyicisi bu başarıda sizlerin katkısı büyüktür. Onun için gerçek dev adamlar sizlersiniz. Peki iktidar bir anda politika değiştirerek neden eğitim camiasını itibarsızlaştırmaya çalışıyor? Bu politikanın arkası bellidir. Önce itibarsızlaştır,sonra özelleştir. İtibarsızlaştırmadan özelleştiremezsiniz.

 

İktidarın özelleştirmeden anladığı da maalesef taşeronlaşmadır. Okulları il, ilçe bazında taşeron firmalara devredecekler. Onlar diyecekler ki; şu anda sistemde yetmiş iki bin öğretmen asgari ücretle çalışıyor, kapıda üç yüz bin öğretmen bu maaş için çalışmayı bekliyor. Altı yüz elli binde fakültelerden geliyor, çalışırsanız asgari ücret çalışmazsanız kapı dışarı. Plan bu. Bu oyunu bozmalıyız arkadaşlar.

 

Ömer Dinçer göreve geldiğinden beri eğitim çalışanlarının yüzünü güldürecek bir tek uygulamasını gördünüz mü? Ömer Dinçer ve yıkım ekibi geldikleri günden beri eğitim çalışanlarına nasıl zarar veririz onun peşindeler. En son örneğini özür grubu atamalarında gördük. Kaç ili atamaya açtılar  biliyorsunuz. Atamaya açmadıkları illerde binlerce ücretli öğretmen çalıştırıldığını hepimiz biliyoruz. İhtiyaç olduğunu biz de onlar da biliyor ama kasıtlı ve maksatlı bir şekilde açmıyorlar. Bunların amacı bizleri yıldırmak, susturmak ve yok saymaktır. Ama bunlara boyun eğmeyeceğiz. İl emrini kaldırdılar. İl emri de ilçe emri de açılıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir. Aileden sorumlu Bakana da bir çift söz söylemek istiyorum. Size göre öğretmen anne, anne değil mi? Öğretmen baba, baba değil mi? Öğretmenin ailesi, aile değil mi? Yok mu sayıyorsunuz bizleri yoksa vicdanınız mı kurudu? Bir tek söz söyleyin bunca ailenin çoluk çoğun parçalanıp mağdur edilmesine.

 

4+4+4 uygulamasıyla camiamız sorun yumağına dönüştü. Pek çok öğretmenimiz şimdiden mağduriyet yaşamaya başladı, göreceksiniz yarın bu uygulamanın sorumlusu olarak da öğretmenleri ve okul idaresini gösterecekler. Yine suçlu olarak bizi gösterecekler. Yazıklar olsun böylesi adaletsiz uygulamalara.