Pandemide öğretmeni okula çağırmanın mantığı nedir?

Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Birbiçer online eğitimin yoğun bir biçimde sürdüğü öğretmenlerin canlı ders programlarının 08.30 – 20.30 olarak belirlendiği pandemi koşullarında; sırf defter imzalatmak için öğretmenlerin okula getirilmelerini eleştirdi.
Eylül ayından itibaren okulları kademeli olarak açmakta olan MEB, Covid-19 salgınının kontrolden çıkmasıyla yeni bir karar alarak 23 Kasım itibariyle 4 Ocak 2021 tarihine kadar tüm okulları kapattı. Yurt genelinde tüm merkezi sınavları da yılsonuna kadar erteleyen MEB, eğitim-öğretim faaliyetlerinin tamamen uzaktan eğitim yoluyla yapılacağını duyurdu. Bu süreçte yaşlılar ve yirmi yaş altı ile başlayan sokağa çıkma kısıtlaması genişletilerek tüm vatandaşlar için hafta sonu tamamen, hafta içi de 21.00-05.00 arasında sokağa çıkma kısıtlaması getirildi.
Tüm bu alınan önlemler durumun vahametini ortaya koyarken, MEB yayımladığı genelge ile aldığı bu önlemleri anlamsızlaştırırcasına tüm öğretmenlerin, rehberlik servisi ve zümre öğretmenleri ile değerlendirme toplantıları yapmak ve ders defterlerini işlemek üzere haftada en az bir gün okula gitmelerini zorunlu kıldı. Tatmin edici açık ve anlaşılır amaç ve gerekçe belirtilmeden tek bir cümle ile getirilen zorunluluk, kimse tarafından anlamlı bulunamazken bazı okul idarecileri tarafından iki üç gün şeklinde uygulamaya sokuldu. Okulda tek bir öğrenci yokken, tüm eğitim-öğretim online eğitim şeklinde yürütülürken, akşama kadar bir odasında kendisinin diğer odalarında çocuklarının canlı ders yaptığı öğretmenlerin evleri internet kafeye dönmüşken, öğretmenler sabah 8.00’de başlayıp dağınık bir programla akşam 20.30’a kadar ekran başında ders anlatmaya çalışırken, öğretmeni defter imzalatmak için okula çağırmak nasıl bir mantıkla izah edilebilir sormak istiyoruz. Zümre öğretmenleri çok rahat bir şekilde Zoom gibi programlar üzerinden istedikleri an değerlendirme yapabilecekleri gibi dijital ortamdan ders defterini de kolayca doldurabilir. Zira zaten EBA’ya tüm dersler tanımlanıyor ve konu-kazanım detaylıca yazılıyor.
Vaka sayılarında ve ölüm oranlarında dünyada ikinci sırada bulunduğumuz şu netameli günlerde pandemi ile mücadele “Evde Kal” veya “Hayat Eve Sığar” gibi terkiplerle ifade edilirken bir milyon öğretmenin sırf defter imzalamak için okula çağırılmasının, yollara düşürülmesinin izahı yoktur. Mümkün mertebe insanları eve sokmaya çalışırken öğretmeni, öğrencinin olmadığı boş binalara anlamsız ve amaçsız bir şekilde çağırmak pandemiyle mücadelede yapılanları da anlamsızlaştırmaktadır. Ayrıca öğretmeni anlamı ve amacı olmayan işler yapmaya zorlamak koca bir meslek grubunu da, onu bu manasız işlere zorlayan MEB’i de itibarsızlaştırmaktadır.
Anlamaya çalıştığımızda, MEB’in bu tuhaf dayatmayı iki
gerekçeyle yaptığı sonucuna varıyoruz: Okula çağırarak, öğretmenlerin diğer
meslek grupları nezdinde çalışmadıkları imajını kırmak ve öğretmenlerin görev
yaptıkları ilden ayrılmalarını önlemek. Haftada en az bir gün bomboş okula giderek
birkaç saat vakit geçirip eve dönme dayatmasının altında yatan nedenler bunlar
ise dayatmanın kendisi kadar facia bir durum söz konusu demektir.
Birincisi öğretmenler evde, okulda çalıştıklarından daha fazla ve yoğun bir
şekilde çalışıyorlar. Uzaktan ders anlatmak yüz yüze ders anlatmaktan çok daha
zor ve yıpratıcı olduğu gibi mekanik ve ruhsuz olduğu için öğretmenin mesleki
haz alabilmesinden olabildiğince uzak bir eğitim biçimi. İkincisi ise, okulunun
en az bir buçuk ay kapalı kalacağı belli olan öğretmeni, görev yaptığı şehirde
bulunmaya zorlamak da en az boş okulu bekleme zorunluluğu kadar gereksiz ve
amaçsız. Tüm eğitim işlerini uzaktan yapabilen öğretmenin hangi şehirde
olduğunun da sorun olmaması gerekir.
Özgür Eğitim-Sen olarak diyoruz ki; Öğretmenlerin haftada en az bir gün öğrencisiz okullara çağırılarak boş işle iştigal ettirilmesi evvelemirde pandemiyle mücadeleyi sekteye uğratmakta, sosyal trafiği artırmakta, öğretmenleri de risk altına sokmaktadır. Dolayısıyla öğretmenlerin okulların açılması planlanan 4 Ocak tarihine kadar okula gitme zorunluluğunun kaldırılması gerekmektedir. MEB’i gerekçesini izah edemediği bu anlamsız dayatmanın öğretmenin ve MEB’in saygınlığından götürdüğünü görmeye ve ciddiyete davet ediyoruz.
Bekir Birbiçer / Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu Üyesi