Tutarsız söylemler, acı gerçekler!

COVİD-19 ile mücadele süreci o kadar keyfi yönetiliyor ki, Hükümet kararları ile MEB’in kararları veya bu ikisi ile valilerin kararları birbiriyle örtüşmüyor.
COVİD-19 ile mücadele süreci o kadar keyfi yönetiliyor ki, Hükümet kararları ile MEB’in kararları veya bu ikisi ile valilerin kararları birbiriyle örtüşmüyor. Mesela şu an renklendirme yöntemiyle risk gruplarına ayrılan illerde tabloya uyulmuyor. Yüksek riskli kırmızı iller de dahil olmak üzere tüm Türkiye’de okullar her kademede yüz yüze eğitime geçmiş bulunuyor.
Okulların tüm kademelerde açılmasına karar verildiği 1 Mart’ta vaka sayısı 9.800 iken 2 Nisan itibariyle 42.300’lere çıkmış bulunuyor. Vaka sayısının bir ayda dörde katlamasının en önemli sebepleri, hızlı normalleşme ve okulların açılması konusunda hükümet ve MEB’in planlı hareket etmemesi veya yapılan planlara uymamasıdır.
Şöyle ki; Hükümet 1 Mart’tan itibaren kademeli olarak normalleşme sürecini başlatacağını belirtmişti. Buna göre 15 Şubat’ta köy okulları açılacak, 1 Mart’tan itibaren de önce ilkokullar ile 8 ve 12. Sınıflar seyreltilmiş şekilde yüz yüze eğitime başlayacak, ara sınıfların durumu ise ilerleyen aşamada virüsün yayılma durumuna göre belirlenecekti. Öğretmenlerin aşılanması da 15 Şubat’ta köy okulu öğretmenleri ile başlayacak ve kademeli olarak diğer yüz yüze eğitime geçen öğretmenlerle aşılama hızla tamamlanacaktı.
Hükümet 28 Şubat akşamı plan değiştirerek kademeli normalleşme olmayacağını yani sadece ilkokullar ile 8. ve 12. sınıflar değil tüm ara sınıflar da dahil olmak üzere 2 Mart’ta yüz yüze eğitime geçileceği kararını verdi. Tüm Türkiye’de öğretmenler ve öğrenciler apar topar okullara doluştu. Bu arada aşı takvimi de köy okullarında görev yapan öğretmenlerden başladı fakat daha sonra tedarik sorunu yaşandığı için öğretmenler aşılanamadı.
Bugüne kadar öğretmenlerin ancak yüzde 10’u aşı olabildi. Yeni aşılar gelmesine rağmen öğretmenlere aşı takviminde yer verilmiyor. Sorgulama yapan öğretmenler, “Covid-19 pandemik aşılaması için belirlenen öncelikli grupta değilsiniz.” şeklinde cevap alıyor.
Hükümet ve MEB’in tutarsız kararları, aceleci davranmaları ve sürekli karar değiştirmeleri nedeniyle kriz yönetilemiyor ve her geçen gün vaka sayısı artıyor. İlk plana göre sözüm ona öğretmenler öncelikli grupta yer alacak, yarıyıl tatilinde öğretmenlerin her iki doz aşıları da yapılacak, 2. dönem için yüz yüze eğitime öyle başlanacaktı.
Nisan ayına geldiğimiz şu günlerde henüz aşı takviminde sıraya bile alınmayan öğretmenlerin aşılanmasına başlansa bile aşının etkili olabilmesi için gerekli olan her iki dozun da tamamlanması dönem sonunu bulacaktır. Yayılım hız kazandığı bu şartlar dâhilinde devam eden yüz yüze eğitim, vaka sayılarının ve ölümlerin daha da artmasına neden olacaktır. O yüzden yüz yüze eğitime yeniden ara verilmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Zira aşılanamayan öğretmenler de çocuklarını okula göndererek risk alan veliler de büyük endişe yaşıyor. Gün içinde yaptığı konuşmada “önce sağlık” mesajları veren ama okulları açık tutmaya devam edeceklerini belirterek aşı konusunun adını bile anmayan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’u, öncelikle soğukkanlı ve sakin olmaya sonra da sayıları bir milyonu aşan eğitim personelinin, milyonlarca öğrencinin can güvenliğini öncelemeye ve aşı konusunda tüm imkanları seferber etmeye davet ediyoruz.
Bekir Birbiçer
Özgür Eğitim-Sen MYK Üyesi