1924-1925 EğitimÖğretim Yılı Başlıyor! (2012-01-03)
UFUK COŞKUN * / 2002-2003 yılı itibariyle ABD’de evde eğitim gören(Homesch -ooling) çocukların sayılarının yaklaşık 1.700.000 ile 2.100.000 arasında olduğunu ifade ediliyor
Yeni eğitim yılı önümüzdeki hafta başlıyor. Türkiye bu sene de yeni eğitim dönemine eskiden kalma yasalar, uygulamalar ve eğitim anlayışıyla girecek. Başlığı da sırf bu meseleye dikkatleri çekmek için bilerek attım. Bilindiği gibi Cumhuriyet döneminin eğitim felsefesi büyük oranda Ziya Gökalp’in savunduğu sosyoloji olan “milli kültür/hars” etrafında şekillenmişti. Bu dönemde modern eğitim adına ortaya atılan düşünceler CHP’nin programında da günün şartlarına uygun bir biçimde yerleştirilmişti. Gökalp’ın eğitimöğretim adına ortaya koyduğu “birlik” düşüncesinin bir sonucu olarakta 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu( 430 sayılı kanun) çıkartılmıştır. “Türkiye dâhilinde bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekâletine merbuttur” denilerek 3 Mart 1924 tarihinde onaylanan ve anayasanın 174. maddesiyle de hâlâ koruma altında tutulan bu kanun dünyanın geldiği bu noktada başta eğitimde çeşitliliğinin önünde bir engel teşkil ettiği gibi hâlâ eğitim politikalarına da rengini vermektedir.
Dünya düne göre çok değişti
Merkeziyetçi gelenek içinde örgütlenmiş bir milli eğitim teşkilatının oluşmasında kuşkusuz o dönemin şartları ağır basmaktaydı. Bu bakımdan Cumhuriyet dönemi dikkate alındığında eğitimin, milli birliği güçlendirmede, kendi ulusal kültürünü sahiplenecek ve koruyacak, bağımsızlığına ve egemenliğine gölge düşürmeyecek, Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş, uygarlık seviyesine ulaştıracak tipte vatandaş yetiştirme işlevi gördüğü bir gerçektir. Diğer taraftan eğitim aynı zamanda ulus devlet inşasında aktif rol oynayan bir araç konumundaydı. Kısacası devlet ve millet için eğitim ilkesi esas alınmıştı. Ancak bugün dünya düne göre çok değişti ve hayat bugün gerçekten çok hızlı akmaktadır. Her gün yeni gelişmelere tanıklık etmekteyiz. Sosyal, siyasal, ekonomik ve teknoloji alanında çok ciddi değişiklikler yaşandı. Bugün dünyaya damgasını vuran görüş artık milliyetçilik ve sosyalizm gibi kolektivist akımlar değil özgürlükçü, insan haklarına dayalı, evrensel hukuk kaidelerine göre şekil bulan bir demokratik yönetim anlayışıdır. Dünyanın geldiği bu noktada totaliter ve otoriter yönetim anlayışlarına göre varlıklarını devam ettirmeye çalışan ülkelerdeki halklar bile artık bu eski anlayıştaki yönetim biçimlerine tahammül edemiyorlar.
Demokratik dünya gelişmelerden payına düşeni aldı ya biz!
Bütün bu yaşanan yeni gelişmelerden kuşkusuz ülkelerin eğitim sistemleri de paylarına düşeni almıştır. Demokratik dünya artık eskiden şekil bulan ve bir anlamı olan milliyetçi eğitim politikalarından büyük ölçüde vazgeçmiş durumdadır. Devletler gitgide artık eğitimden elini çekmeye başladılar. Müfredat tekeli birçok ülkede kalktı. Keza kılık kıyafet zorunluluğu da… Bugün ABD, Kanada, Britanya ve birçok Avrupa ülkesi daha da ileriye giderek artık okula alternatif esnek eğitim modelleri üzerine projeler üretmeye başladılar ve bunları uygulama sahasına soktular.