Kriz derinleşiyor!
Kötü ekonomi yönetimi nedeniyle yıllardır yaşam savaşı vermemize neden olan ekonomik kriz, seçimler sonrasında TL’nin yüzde 25 değer kaybetmesine yol açan yeni bir dalga ile ivme kazandı.
Yeni Hazine ve Maliye Bakanı, ekonomide “rasyonel zemine dönme” dışında çarenin kalmadığını söyledi ve ülkeyi krize sürükleyen heterodoks ekonomi uygulamalarının irrasyonel olduğununun altını çizdi. Rasyonel zemine dönebilmek için alınacak önlemler yine sabit gelirli çalışanların bedel ödemesine yol açacak. Bunun ilk işareti mayıs ayı enflasyonunun yüzde 0,4 olarak açıklanmasıyla verilmiş oldu. Bu demektir ki, maaş artışı enflasyon farkına dayalı olan kamu çalışanı, enflasyonun düşük gösterilmesi yoluyla ekonomik terörün ilk mağduru olacak.
Yeni ekonomi yönetiminin alacağı kemer sıkma politikaları, kıyıcı zamlar ve ağır vergiler hükümetin şimdiye kadar düşman gibi davranarak bilinçli bir yoksullaşmaya tabi tuttuğu memuru vuracak yine. Enflasyonun ve hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılara göğüs germemiz, fedakârlık yapmamız istenecek bizden. Oysa zaten açlık sınırının 10.362, yoksulluk sınırının 33.752 TL olduğu bir ekonomik gerçeklikte en düşük memur maaşı 11.200 TL’de kalmış durumda. Ev kiralarının minimum 7-8 bin liradan başladığı piyasa şartlarında yokluk ve açlıkla imtihan edilen memurlar gerçek anlamda yaşam savaşı veriyor.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de halkın yüzde 40’ı gelirin sadece yüzde 16,5’ini alıyor. En zengin yüzde 20’lik grup ise gelirin yüzde 47,5’ini alıyor. Gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Türkiye’de kamu çalışanları arasında da çok çarpıcı bir adaletsizlik oluştu. Kamu işçilerinin geçtiğimiz ay aldığı artışlarla birlikte bir devlet dairesinde temizlik personeli, müdürün yaklaşık iki katı maaş almaya başladı. Ortalama bir vasıfsız kamu işçisinin eline, tediye ve ikramiyenin yanı sıra yol ve yemek yardımı, birleştirilmiş sosyal yardım, ek ödeme, giyim yardımı, hizmet zammı, iş primi vs. gibi sosyal haklarıyla birlikte yaklaşık 30 bin TL. geçiyor. Temmuz ayında bunun üzerine bir de yüzde 15+enflasyon farkı eklenecek.
İşçinin kazandığı bu para insanca yaşama şartlarını ancak sağlayabilirken bir öğretmenin 12.400 TL maaş almasını akılla, izanla izah etmek mümkün değil. Bu durum; eğitimi, niteliği, liyakati önemsizleştirip değersizleştirdiği gibi çalışma barışını da dinamitleyecek bir tehlikeyi barındırıyor. Bir okul müdürü kendisinden iki kat maaş alan bir hizmetli personele iş yaptırtamayacağı gibi evinin kirasını ödeyemeyen bir öğretmenden, mühendisten, polisten de verimlilik bekleyemezsiniz.
Seçim öncesinde Sayın Cumhurbaşkanı, seçim vaadi olarak en düşük memur maaşının 22 bin TL. olacağını ilan etti. Fakat hemen seçimin akabinde başlayan kur yükselmesi ve Türk lirasının değer kaybetmesi nedeniyle vaat edilen 22 bin lira şimdiden yüzde 25 eridi. Cumhurbaşkanının bu miktarı zikrettiği tarihte 22 bin lira 1130 dolar değerinde iken şu an 936 dolara düşmüş durumda. 15 Temmuz tarihine kadar 750 dolara düşebileceği öngörüsü dikkate alındığında kamu çalışanının içinde bulunduğu vaziyetin vahameti ortaya çıkacaktır.
Özgür Eğitim-Sen olarak hükümete çağrıda bulunuyoruz. Hiçbir devletin memuruna reva göremeyeceği bir kıyıcılıkla kamu çalışanını insani yaşam standartlarının gerisine ittiniz, açlığa mahkûm ettiniz. Sayısız hukuki sorumluluk yüklediğiniz eğitimli-vasıflı kamu görevlisine, inanılması güç biçimde aynı kurumdaki temizlik personeline verdiğiniz maaşın yarısını uygun gördünüz, iş barışını katlettiniz. Enflasyona ezdirmedik dediğiniz memuru kötü ekonomi yönetiminiz nedeniyle hayat pahalılığı ve yüksek enflasyonun altında nefes alamaz duruma getirdiniz. Bu kabul edilemez duruma bir an önce son verip temmuz ayında yapılacak iyileştirmelerle en düşük memur maaşlarını yoksulluk sınırı olan 33 bin 752 TL’nin üzerine çıkarmalısınız. Verilen zamlardan birkaç ay sonra maaşları ciddi şekilde azaltan vergi dilimini yüzde 15’e sabitlemeli, insanca yaşamın temini için kamu işçilerine ödenen ikramiye, tediye ve kira yardımı gibi sosyal hakları memura da tanımalısınız. Ayrıca yok ettiğiniz orta sınıfa ve yoksulluğa, sefalete, borç batağına terk ettiğiniz memura açtığınız anlamsız savaşa artık son vermelisiniz. Zira böylesi bir savaşın kaybedeni tüm toplum olacaktır.
Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu