CİZRE VE SİLOPİ’DEN ÖĞRETMENLERİN AYRILMAK ZORUNDA KALMALARI İNSANİ BİR DURUMDUR.

CİZRE VE SİLOPİ’DEN ÖĞRETMENLERİN AYRILMAK ZORUNDA KALMALARI İNSANİ BİR DURUMDUR.
Bilindiği gibi, özellikle Kürdistan coğrafyasında “Kürt Sorunu” bağlamında devam eden savaş halinin çok yönlü tahribatını yaşıyoruz. Ulus devlet dayatmasına bağlı olarak tehcirden katliama her türlü asimilasyon ve zulüm politikalarına maruz kalmış Kürt Halkının, görünen o ki mağduriyeti devam edecek. “Çözüm Süreci” adı altında yürütülen birbirini tekrar eden, kısır ve sığ politikaların, Devlet ve PKK/HDP arasında kalmış bir halkın çözüm umutlarını yıkmış, maalesef Kürt coğrafyası kendini yenileyen bir acıyla muhatap kılınmıştır. Bu bağlamda başta Diyarbakır, Cizre ve Silopi olmak üzere Güneydoğu’nun birçok il ve ilçesinde olağanüstü koşullar gelişmiş, insanlar göçe zorlanmış, Ortadoğu’yu andıran bir savaş psikolojisi gelişmiş ve bundan en çok da sivil halk, yaşam tehlikesi dahil çok yönlü olarak mağdur duruma düşürülmüştür.
İnsanların can güvenliğinin olmadığı, okulların, camilerin, hastanelerin yakıldığı, esnafın dükkânlarını açamadığı, eğitim sağlık gibi hizmetlerin yürütülemediği, sivil halkın göçe zorlandığı bu vasatta, Cizre ve Silopi’deki öğretmenlerin “Hizmet İçi Eğitim” adı altında ilçeden ayrılmaları, kamuoyunda “kaçan öğretmen, öğrencilerini terk eden korkak öğretmen” algısını oluşturmuştur. MEB’in hizmet içi eğitim refleksi, teknik olarak tartışılabilir, ancak bu karar, öğretmenleri korumaya dönük spontane bir çözüm olmakla beraber, sivil halkta dahil bütün kamu güvenliğinin sağlanması adına köklü tedbirlerin alınması daha doğru bir tavırdır.
“Vurun abalıya” denilerek her fırsatta aşağılanan, horlanan, eğitimin ağır sorunlarının baş müsebbibi olarak görülen, bir yığın sorunla zaten uğraşan öğretmelerin, can güvenlikleri olmadığından dolayı Cizre ve Silopi’den ayrılmalarını insani bir tavır olarak görüyoruz. Devletin, bir an önce kamu güvenliğini sağlaması, PKK/HDP’nin sivilleri anlamsız bir savaşa çeken bu siyasetinden vazgeçmesi gerektiğini düşünüyoruz. “Kürt Sorunu” nun çözümü için legal zeminlerde, karşılıklı diyalog ve istişarelerle çözüm aranmalı, bir bütün olarak Türkiye ve Ortadoğu halklarının faydası gözetilmeli, sürecin muhatapları, meseleye insani bakarak temel haklara saygılı sivil bir siyaset yürütmelidirler.
TUNCAY YERLİKAYA
Özgür Eğitim-Sen İl Temsilcisi